- Yazar: Emre Bağce
- Kategori: Toplum, Siyaset
- Bu yazı Okuryazar’a 6 saat önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 114

Tercihiniz Hangisi? Çözüm Üretmek mi, Sorunu Büyütmek mi?
Şu yaşadığımız koşullarda, toplumun dengesi çok sarsılmış, insanların da kafaları karışmış durumda. Ülke adeta "kim kime, dum duma" bir vaziyette. Her kafadan bir ses geliyor. Bir yanda ahkam kesenler, bir yanda anomi, kuralsızlık, normsuzluk, bir yanda çaresizlik hissi. Kim ne yapacağını, kime güveneceğini, hangi yolda nereye gideceğini şaşırmış hâlde. Onun için bu yazının başlığı "Tercihiniz Hangisi? Çözüm Üretmek mi, Sorunu Büyütmek mi?"
Ben kendi bakışımı baştan söyleyeyim. Koşullar hayli kötü fakat iyi haber, henüz her şey bitmiş, tükenmiş, sona ermiş değil. Ben kendi adıma, ülkem adına, gençlerimiz adına umutluyum. Seçeceğimiz yola göre bu girdaptan çıkacağımıza inanıyorum. Ve bundan zerre kuşku duymuyorum. Kendi üstüme düşen ve düşecek her türlü ahlaki, sosyal, organizasyonel sorumluluğu da üstlenmeye yahut paylaşmaya hazır olarak.
Şimdi meseleye dönelim ve seçenekleri değerlendirelim.
Seçenek 1:
Toplumsal sorunları bir araya gelip konuşmak Çözüm için stratejiler belirlemek Harekete geçip uygulamak Çözüm üretmekSeçenek 2:
Sürekli ülke sorunlarından yakınmak "Ben bilirim" deyip ayrı telden çalmak Sosyal medyada goygoy yapmak Sorunu büyütmekSosyal medyada değişen bir şey yok.
Maalesef, Seçenek 2 makul, aklı başında dediğimiz pek çok kişiyi dahi iyice sarmış, ele geçirmiş. Yaşanan bir tür salgın, adeta zombilik. Onun için aramızda henüz 2'ye dönüşmeyenler varsa, kendini kurtarsın; 1'i düşünsün. Varsa başka seçenek, onu da konuşalım.Seçenek 2'yi tercih edenler, sıradan trollerden birkaç yönden ayrışır:
Çoğu farklı mesleklerde, şimdi veya vaktinde, belli bir yer işgal etmiş kimselerdir. Egoları yüksektir fakat karakterleri zayıftır. Bencil ve korkaktırlar. Kendilerini kahraman gibi pazarlar, menfaat peşinde koşarlar. Seçenek 2'yi tercih edenlerin en büyük özelliği: Mevcut durumdan sürekli şikâyet etmeleri ama onu sürdürmekten memnun olmalarıdır. Şikâyet ederler fakat içten içe 3 yıl, 5 yıl, hatta 10 yıl sonra da aynı koşulların devam etmesini isterler. Şimdiye kadar bu kimseler arasında, "Bir araya gelip ele ele veririz. Önümüzdeki birkaç yılda mevcut koşullarımızı tamamen ya da ciddi biçimde değiştirebiliriz. Gelecek kuşaklara huzurlu, mutlu bir toplum ve ülke bırakabiliriz." diyene rastlamadım. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. İsterseniz siz de kendinize ve çevrenize sorun. Eğer böyle diyen birileri varsa, öpün başınıza koyun. Neyse, konuyu fazla dağıtmadan bu kimselerin özellikleriyle devam edelim. Bu insanlar sureti haktan görünür. Toplumun düze çıktığı, herkesin saygın bir yaşama kavuştuğu bir ülkeyi ister gibi görünürler. Fakat fiilen bunun tam tersine hizmet ederler. Bilirler ki, toplum düze çıkarsa ortalıkta istismar edecekleri bir şey kalmayacak. Sahte kahramanlık yapamayacak, herkes gibi sıradanlaşacak ya da herkes de kendileri gibi imkânlara kavuşacaktır. Bu söylediklerimin pek çoğu bizzat tecrübeyle sabittir. Sağda solda "namuslu, ahlaklı, ülkesine sevdalı" rolleriyle racon kesenlerin çok büyük kısmının böyle olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Gazeteci, akademisyen, siyasetçi, hukukçu, hekim, sanatçı... fark etmiyor. Siz de bu gözle bir etrafınıza bakın, düşünün lütfen. Dürüst, ahlaklı, ülkesi için kaygı taşıyor diye düşündüğüm çoğu kişinin aslında böyle çıktığını, yani "sureti haktan görünen zombiler" olduğunu fark etmem neredeyse bir ömrüme mâl oldu. Son 10–15 yılda iyice idrak ettim, şimdi ise her şey neredeyse ayan beyan.Bu sözlerim özellikle 30 yaş altı gençlere.
İleride aynı, hatta daha kötü koşullarda yaşamaya devam ettiğinizde, "Neden böyle oldu? Neden saygın bir hayatımız olmadı?" diye soracak olursanız —ki bu gidişle kuvvetle muhtemel soracaksınız— bu husus hep aklınızda bulunsun. Ya şimdiden siz bir araya gelin; Tercih 1'e göre hareket edip güzel bir çıkış bulun. Bunun için de en başta zombileşmiş ve umut tacirliği yapan ahlaksızların peşini bırakın. Ya da... siz de Tercih 2'dekilerle beraber ömrünüzü, kendinizle beraber başkalarının umutlarını sömürün, tüketin, kurutun. Fakat unutmayın: Tercih 1'i yapabilirsiniz. Beni de her zaman yanınızda bulabilirsiniz."Buradan çıkabiliriz" ya da "Mevcut koşulların dışında bir toplumsal hayat mümkün" diyoruz.
Peki, bunu derken ne demek istiyoruz? Belki de çoğu kişi bunun üzerine hiç kafa yormuyor. Bakın, ne demek istiyoruz, birkaç örnek verelim: İşsizliği konuşabiliriz. Eğitim kalitemizi ve sorunlarımızı konuşabiliriz. Gelir durumumuzu, maaşlarımızı konuşabiliriz. Konut, kira meselelerini, gündelik hayatta karşılaştığımız sorunları konuşabiliriz. Enflasyonu, gelir dağılımı dengesizliğini, adaleti ve adaletsizliği konuşabiliriz. Ayrımcılığı, kayırmacılığı, toplumsal yozlaşmayı konuşabiliriz. Çocuklarımızın ve gençlerin umutlarını, beklentilerini, umutsuzluklarını konuşabiliriz. Bağımlılıkların (uyuşturucu, kumar, alkol, sigara, sosyal medya, oyun...) sebeplerini ve sonuçlarını konuşabiliriz. Yaşlıların, öğretmenlerin, hekimlerin, çiftçilerin hâlini konuşabiliriz. Ormanların, suların, toprağın geleceğini konuşabiliriz. İçimizde düşmekte olan birini hep beraber tutup yukarı çekebiliriz. Bunlar sadece birkaç misal; siz daha fazlasını ekleyin.Peki, nereye çıkar bu yol? Bize ne sağlar?
Çoğu kimse bu soruyu hiç sormuyor. Onun için içinde bulunduğu girdapta dönüp duruyor. Düşünün: Suç azalsa, adliyelerin yükü hafiflese kötü mü olur? Daha az mahkûm olsa, cezaevlerinde görev yapanlar daha az yorulsa kötü mü olur? 7 gün çalışmak yerine 3–4 gün çalışarak daha verimli olsak, ailelerimize daha çok vakit ayırsak kötü mü olur? Gazeteciler toplumu aldatmak yerine saygın bir hayat sürse, topluma değer katsa fena mı olur? Aynısını öğretmen için, hekim için, polis için, akademisyen, işçi, memur, çiftçi, kadın, erkek, çocuk, yaşlı, engelli... herkes için düşünün. Toplum olarak daha huzurlu, güvenli, müreffeh bir hayat sürsek, kötü mü olur Allah aşkına?O hâlde kendinize sorun: Neden öyle değil de şu anki gibi yaşıyoruz?
Cevabını dürüstçe verin. Akılsız mıyız? Çaresiz miyiz? Yoksa bu hâli kanıksamış, hatta bundan memnun olan zombilere mi dönüşmüşüz? Göreceksiniz ki, en baştan beri konuştuğumuz TERCİH 1 yerine TERCİH 2'yi seçiyor büyük çoğunluk. Ve başımıza gelenlerin pek çoğu, bilinçli ya da bilinçsiz bu tercihlerimizden kaynaklanıyor. Onun için birbirimizi yiyip tüketmeye devam ediyoruz. Ben daha ne söyleyebilirim ki... Yunus'un dediği gibi: O kişi ki sağır durur Söyleme hak sözün ona Der isen zayi olur Nasip yoktur sözden ona. Bundan başka söylenecek bir söz kaldı mı? Varsa, lütfen siz söyleyin. Sevgilerimle…Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Emre Bağce imzasında diyor ki;
Hayata umutla bak.
Emre Bağce'nin Profili Emre Bağce'nin Tüm YazılarıBu Yazının Yorumları
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Zeliha- 1 gün önce
@emrebagce Rica ederim bu yazıyı bizlerle paylaştığ... Kanadı Kırık Bir Gençle Sohbet...
Emre Bağce- 1 gün önce
Teşekkür ederim güzel sözleriniz ve kıymetli yorumu... Kanadı Kırık Bir Gençle Sohbet...
Zeliha- 1 gün önce
Sizinle karşılaşması onun için belkide bi dönüm nok... Kanadı Kırık Bir Gençle Sohbet...