Okuryazar / Yazılar / Eczacı Neden Yükseliyor? yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: NECİP ERDOĞAN
  • Kategori: Siyaset
  • Bu yazı Okuryazar’a 2 hafta önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 20
0 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen

Eczacı Neden Yükseliyor?

Son günlerde yüksek temposu ile kısılan sesi ve dobra konuşmaları ile ana muhalefet liderinin kamuoyu yoklamalarında hızla yükseldiği söyleniyor. Uzun zamandan beri elime kalemi almadım. Bugün defterimi açıp yazmaya başlamamın asıl sebebi okulların kapalı olması olabilir. Ne de olsa her sınıfta kırk tane ergenin olduğu ve her dersin kırk dakika olduğu okulumuzda hükümet kadrosundan müdür olmuş beyefendinin odasında çayını içerken senin sınıftan çok ses geliyor dediği günler bitti. Her neyse konuya dönelim, amacım öğretmenlerin derdini anlatmak değil, zaten yaz aylarında insanlar oturduğunuz yerden maaş alıyorsunuz dediği için çok tepki alıyoruz. Konuya dönersek ana muhalefet neden yükseliyor? Artık sayın cumhurbaşkanımızın söyleyecek sözü mü kalmadı? 2002 yılındaki insanların neşesini hatırlıyorum, yeni bir ülke güçlü bir ekonomi ve askeri vesayetin ortadan kalktığı günlerin geleceği ile umut dolu yarınları bekleyen gençler... O zaman soru şu? O günlerden bu günlere ne değişti? İlk olarak seçimi büyük bir farkla kazanan o kadrodan kimse kalmadı. İkincisi askeri vesayetin yerini sivil vesayetin alması da sayılabilir ve son olarak sayın cumhurbaşkanımızın yorulmuş olması ve yaşının ilerlemesi. Bir başkanın kusursuz dahi olsa yirmibeş yıl boyunca iktidarda kalması mümkün değildir, fakat bizim ülkemizde gerçek demokrasi yerine monarşiye yatkınlık olduğundan bu bir dünya siyasi tarihinde rekor olarak kayıt edilmiştir. Ana muhalefetin yükselmesinin temel sebebi bu olabilir; bozulan ekonomi, sekiz yıldır bitmeyen ekonomik kriz temel faktörlerdir. Tüm bunlara rağmen ana muhalefet yerel seçimlerden sonra uyumlu eleştiriyi seçmiş, kavga çıkarmamaya çalışmıştı, ta ki belediye başkanları birer birer tutuklanana kadar. Ve ip inceldiği yerden koptu. Son kongrede seçilen eczacı genel başkan gemileri yaktı. Son zamanlarda halkın gözünde hızla yükselmesinin sebebi bana göre vefa ve dostluk kavramları, günlük hayatımızda unuttuğumuz arkadaşlık vefa ve dostluk. Örneğin bu yazıyı okurken çocukluk arkadaşınız aklınıza geliyor mu? Yıllar sonra memleketinize döndüğünüzde çocukluk arkadaşınızı ziyaret ediyor musunuz? O arkadaşınız sosyal medya vasıtası ile size ulaşmaya çalıştığında arkadaşlık isteğini kabul edip sohbet etmeyi mi yoksa onun gönderdiği bu isteği. görmezden gelmeyi mi seçiyorsunuz? Ana muhalefet partisinin genel başkanının vefat eden çocukluk arkadaşına babalık yapması, her konuşmada kendisini düşünmeden sürekli tutuklu insanları öne çıkarması, bencilliğin çöpe atılması anlamına gelmektedir. Çağımızın hastalığı budur, sadece kazanmak. Oysa ki eski günlerde bir esnaf zengin bir müşteriye benden yeteri kadar alışveriş yaptın, komşu kardeşim hiç siftah yapmadı, biraz da ondan alışveriş yap diyen yardımsever atalarımız var, Sanırım Özgür başkan yoldaşlarını desteklemek için her türlü zorluğu aşıyor. Ben çocukluk arkadaşımı ve hayatımdaki tek dostumu beş yıl önce grip salgınında kaybettim. Yorucu bir günün akşamında sosyal medyaya girdiğimde birden onun fotoğrafını gördüm, o an sadece dostumu değil çocukluğuma ait anılarımı da kaybetmiştim. Bu nedenle çok geç olmadan dostunuzu arayıp en azından sesini duymanızı tavsiye ederim. Dost ve dostluk dediğimiz, çokluk ruhlarımızın beraber olmasını sağlayan bir raslantı ya da zorunlulukla edindiğimiz ilintiler, yakınlıklardır. Benim anlattığım dostlukta ruhlar o kadar derinden uyuşmuş, karışmış kaynaşmıştır ki onları birleştiren dikişi silip süpürmüş ve artık bulamaz olmuşlardır. Örneğin beşyüz yıl önce bu kitap sadece okuyucu ile bir sohbettir diyen. Montaigne isimli yazarın en iyi dostu Etienne de la Boetie, İyi yürekliliği ve bazı şiirleriyle tanınmıştır. Montaigne dostu hakkında şunları söylüyor: Onu niçin sevdiğimi bana söyletmek isterlerse bunu ancak şöyle anlatabilirim sanıyorum: Çünkü o, o idi; ben de bendim. Ruhlarımız o kadar sıkı bir birliktelikle yürüdü, birbirini o kadar coşkun bir sevgiyle seyretti ve en gizli yanlarına kadar birbirine öyle açıldılar ki ben onun ruhunu benimki kadar tanımakla kalmıyor, kendimden çok ona güvenecek hale geliyordum. Öteki sıradan dostlukları buna benzetmeye kalkışmayın: Onları, hem de en iyilerini ben de herkes kadar bilirim. O dostluklarda insanın, eli dizginde yürümesi gerekir: Aradaki bağ, güvensizliğe hiç yer vermeyecek kadar düğümlenmiş değildir. Chilon (Eski Yunanistan'ın ünlü bilgelerinden biri) dermiş ki: «Onu (dostunuzu), bir gün kendisinden nefret edecekmiş gibi sevin; ondan, bir gün kendisini sevecekmiş gibi nefret edin.» Benim anlattığım yüksek ve yalın dostluk için hiç yerinde olmayan bu davranış, öteki dostluklara uyabilir. Bunlar için, Aristoteles'in sık sık tekrarladığı şu sözü de kullanabiliriz: «Ey dostlarım, dünyada dost yoktur...» Onsuz yorgun ve bezgin sürüklenip gidiyorum: Tattığım zevkler bile, beni avutacak yerde ölümünün acısını daha fazla artırıyor. Biz her şeyde birbirimizin yarısı idik; şimdi ben onun payını çalar gibi oluyorum: Onunla her şeyi paylaşmak zevkinden yoksun kalınca, Hiçbir zevki tatmamaya karar verdim. Her işte onun yarısı, ikinci yarısı olmaya o kadar alışmıştım ki şimdi artık yarım bir varlık gibiyim. Mademki zamansız bir ölüm seni, ruhumun yarısı olan seni alıp götürdü, yeryüzünde varlığımın yarısından, en aziz parçasından yoksun yaşamakta ne anlam var? O gün ikimiz birden öldük. Ne yapsam, ne düşünsem onun eksikliğini duyuyorum. O da benim için elbette aynı şeyi duyardı. Çünkü o, diğer bütün değerlerinde olduğu gibi dostluk duygusunda da benden kat kat üstündü. Burada aklıma şu soru geliyor: Eşiniz en iyi dostunuz olabilir mi? Evlenmeden önce her gün görüşüp saatlerce sohbet ettiğim vizyondaki filmleri birlikte izlediğim arkadaşımı artık görmez olmuştum. Sebebi onun bekar olmasıydı. Eğer benim gibi evli olsa görüşmeye devam ederdik. Hanımlar ayrı bir odada biz ayrı bir odada elimizde meyve bıçakları çay kahve ve ekran başında sıradan sohbetler.. Bu şekilde görüşmeye devam etsek de dostluğumuzun eskisi gibi. olacağını ummuyorum. Son olarak karı kocanın da dost olacağı savını desteklemiyorum. Çünkü. sevgi ayrı, dostluk ayrı bir kavramdır. Karı koca arasındaki sevginin, arada bir ayrılmakla gevşeyeceğini sanırlar. Bence hiç de gevşemez. Tersine, fazla sürekli bir beraberlik bu sevgiyi soğutur, bozar. Uzaktan her kadın insana hoş gelir. Herkes kendi hayatından bilir ki, her gün birbirini görmenin tadı başka, ayrılıp kavuşmanın tadı başkadır. Ayrılıklar benim yakınlarıma sevgimi tazeler, ev hayatımın tadını artırır. Değişiklik, arzularımı bir o yana, bir bu yana sürtüp kızıştırır. Dostluğun kolları birbirimizi dünyanın bir ucundan bir ucuna kucaklayabilecek kadar uzundur. Hele karı koca dostluğunda. Uzun bir iş ortaklığı dolayısıyla bizi birbirimize çekecek, hatırlatacak nice bağlar vardır. Gerçek dostluğun ne olduğunu bilirim; bildiğim için de dostumu kendime çekmekten çok, kendimi ona veririm. Ona iyilik etmeyi onun bana iyilik etmesinden daha çok istemekle kalmam; kendine her edeceği iyiliğin bana da iyilik olmasını isterim. Bana en büyük iyiliği kendine iyilik ettiği zaman etmiş olur. Bir yere gitmek ona hoş geliyor, yahut bir işine yarıyorsa, uzakta olması bana yanımda olmasından daha tatlı gelir. Kaldı ki haberleşmek olanağı varsa insan ayrı düşmüş de sayılmaz. Ben vaktiyle dostumdan ayrılmada yarar bile buldum. Birbirimizden uzaklaşmakla hayatımızı daha fazla doldurmuş, olanaklarımızı genişletmiş oluyorduk. Başka başka yerlerde, o benim için yaşıyor, keyfediyordu, ben de onun için. Hayatın tadını bir aradaymışız gibi çıkarıyorduk. Hatta bir aradayken birimizden biri işsiz kalıyordu. O kadar kaynaşmıştık ki ayrı ayrı yerlerde olmakla anamızdaki gönül birliği bir kat daha zenginleşiyordu. Gönül birliğinizin hiç kopmayacağı dostlar edinmeniz dileğiyle!
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Mehmet Ali Zengin- 4 gün önce

Saygılarımla Müezzin Hulusi

Murat Akçakoca- 4 gün önce

Var idi yüreğinde onmaz sandığı bir enaniyet, Hamdo... Müezzin Hulusi

Ayşenur Uygun- 4 gün önce

teşekkür ederim, iyi günler Anlaşalım!
Daha Fazlasını Gör