Okuryazar / Yazılar / Deliliğe övgü yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Emre Bağce
  • Kategori: Kitap, Edebiyat
  • Bu yazı Okuryazar’a 2 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 958
10 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Deliliğe övgü

Deliliğe övgü

Günümüzde Erasmus ismi sorulacak olsa, üniversitede okuyan çoğu genç heyecanla eğitsel değişim programı cevabını verir herhalde. Avrupa, değişim programına Erasmus adını vererek Erasmus'tan ziyade kendini onurlandırmıştır aslında. Desiderius Erasmus 1465-1536 yılları arasında yaşamış, Thomas More'un çok yakın arkadaşı, erdemli bir hayat üzerine kafa yoran ahlaklı bir bilge. Erdemli insanların her daim dünyanın şu veya bu diyarından yükselen sesine, ahlaki tavırlarıyla, duruşuyla Avrupa coğrafyasından ses katan bir düşünür. Zamanında prenslerin, yöneticilerin eğitimiyle meşgul olmuş; onlara danışmanlıklar yapmış ve onları her zaman ahlaka, doğruluğa çağırmıştır. Erasmus "prens devletin başına gelen felaketlerden hoşnut oluyor ve zenginleşiyorsa, ne devletin bir parçasıdır, ne de bir prenstir, düpedüz bir hırsızdır" tespiti yapabilmiş bir insan. Cesur bir tutum, çarpıcı bir tespit... Yöneticileri uyaran hatta paylayan bu ahlaki tavrından dolayı Erasmus ebedileşmiştir. Hayatı ve eserleriyle vicdanın sesi olan Tolstoy da iktidara dair şu hatırlatmada bulunur: “Hükümetler en seçkin insanlardan meydana gelmiş olsaydılar, tüm halkın birkaç kişiye boyun eğmesi haklı gösterilebilirdi; oysa durum böyle değildir, geçmişte de böyle olmamıştır, gelecekte de olamayacaktır. Halka hükmedenler genellikle en kötü, en değersiz, en acımasız, en ahlâksız ve her şeyden önce en yalancı kimselerdir; ve bu bir rastlantı değildir.” Üzerinde çokça düşünmemizi gerektiren bir ifade... En azından Lord Acton'un “iktidar bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar” tespitine dönmüş oluyoruz. Erasmus Deliliğe Övgü ismini taşıyan ünlü bir eser de bırakmıştır. Henüz okumamış olanlara, hiç vakit kaybetmeden mutlaka okumalarını tavsiye ederim. Bizde de Gündüz Vassaf'ın Cehenneme Övgü adıyla gündelik hayatta totalitarizmin görünümlerine değindiği bir kitabı bulunmaktadır. Denemelerden oluşan ve 7'den 70'e herkesin bir solukta okuyacağı bir eser. Daha eskilere gidecek olursak, Platon'un Apoloji'sini anmak gerekir. Platon, bu eserinde Sokrates'i övmüş, onu suçsuz yere yargılayanlara karşı Sokrates'in haklılığını savunmuştur. Demek ki, insanlık tarihinde iktidarlar ve koşulsuz savunucuları kadar, akıl, duygu ve vicdanından ayrılmayıp onlara itiraz eden insanlar da hep olagelmiştir. Deliliğe Övgü bir çığır açmıştır; birçok kişi onun içeriğinden, üslubundan veya sadece isminden ilham alarak farklı eserler vermiştir. Bertrand Russell Aylaklığa Övgü; Matthieu Ricard Mutluluğa Övgü; Dilek Salihoğlu Yalnızlığa Övgü; Süleyman Örnek Kaybetmeye Övgü; David Le Breton Yürümeye Övgü; Rabia Christine Brodbeck Fakr`a Övgü; Süleyman Çobanoğlu Yobazlığa Övgü. Çobanoğlu bakın övgüsünü kimlere adamış: “İbrahim`e. Her şeytani taarruzda, gövdesi oklarla delik deşik edilen o katı kayaya. Eyyub`a. Çatal dilli bir yalanın, pelteleştirmeye, çamurlaştırmaya çalıştığı o dimdik gövdeye. Musa`ya. İstatistiklerle görülmez, tedris ile bilinmez olana. Yunus`a. Kendi magmasını katı kabukları altında tutup da, altı milyar kelleye gezip dolaşacakları bir yeryüzü bahşedene. Yusuf`a. Jeostrateji yerine su içmeyi, meclis aritmetiği yerine teçhiz ve teklifin inceliklerini bilene. Salih`e. Bizim acemice vuruştuğumuz bu vadiye, ağlayarak oğul gönderenlere. Yakub`a…” Elizabeth Wurtzel Sıradışı Kadınlara Övgü, Çağrı Erdem Siyaha Övgü, Paul Du Gay Bürokrasiye Övgü… Diğer bir övgü de Harun Tuncer'in İhtiyarlığa Övgü ya da Sultan Murad'dan Fatih'e Nasihat'i. Sultan Murad oğluna bakın nasıl bir öğüt veriyor: "Şimdi ey oğul! Bu dünyada üç türlü insan vardır. Biri: Akıl ve fikirleri yerinde, tedbirli ve hiçbir mantıksızlıkları olmayanlar. İkincisi: Kendilerinden böyle olmayan, tuttukları yolun doğru veya eğri olduğunu kendileri bilemeyen; fakat nasihat edildiğinde, bunu kabul eden akıllılar ki, bunlar işitip kabul ettikleri nasihatlerle amel ederler. Üçüncüsü ise, ne kendileri bir şeyden haberdar olan ve ne de yapılan ikazlara, nasihatlere kulak asanlar. Bunlar kendi istediklerini yapar ve her şeyi bildiklerini sanırlar. Ve bunlar diğerlerinden daha alçaktırlar. Sakın üçüncülerden olma!" Anlaşılan Sokrates ‘bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir' sözünü boşuna söylememiş.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Emre Bağce imzasında diyor ki;

Hayata umutla bak.

Emre Bağce'nin Profili Emre Bağce'nin Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Murat şenocak- 1 gün önce

Yazan kişiye anlamlı geliyordur elbette ama bana hi... Senin Etkin

Burcu Biter- 2 gün önce

Merhaba, uzun zamandır profilime bakmadığım için me... Sorgulama (Mutsuzluk Hali)

Emircan ERDAL- 2 ay önce

Merhaba, kelimelerin özenle dokunduğunu görmemek im... Sorgulama (Mutsuzluk Hali)
Daha Fazlasını Gör