- Yazar: Melih Can ÖZEN
- Kategori: Hikaye
- Bu yazı Okuryazar’a 10 saat önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 12

"ZEYNEP" FİNAL BÖLÜMÜ
18.BÖLÜM
10 Eylül 2021
FİNAL BÖLÜMÜ
YER: SİNCAN KADIN KAPALI CEZA İNFAZ KURUMU – KOÇAŞ KÖYÜ
- Hayal A…, ziyaretçin var!
- Benim mi?
- Hayal sen değil misin?
- Evet.
- Senin işte!
- Kim?
- Ben nereden bileyim kadın! Git gör!
Hayal cezaevinin daha önce hiç görmediği açık görüş koridorundan ilk defa geçiyordu. O açık görüş salonuna geldiğinde salondaki herkes çıkarıldı. Etrafına bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Herkes çıktıktan sonra salona iki kadın girdi. Hayal girenlerin kim olduğunu görmek için arkasını döndü ve birden ayağa kalktı. İçeri giren iki kadın ona doğru yaklaştıkça o yavaş yavaş uzaklaşıyordu. Nihayet gidecek yeri kalmadığında yanı başındaki sandalyeye oturdu. Sonra diğer iki kadın da onun yanına oturdu:
- (Hayal) sen… sen ölmüştün, ben öldürmüştüm seni! Tüm bunlar senin işindi değil mi? Başından beri hepsi senin işin!
- (Zeynep) evet. Başından beri her şey benim planımdı. Hatta sen bile benim planımın bir parçasıydın.
- (Hayal) ben mi?
- (Zeynep, gözlüğünü çıkararak) evet. Her şeyini aldım senden, hayatını, işini… kızını… ama en çok Aysu’ya üzüldüm. İnsan… hiç kendi kızını öldürür mü Hayal? Hı?
- Senin yüzünden ulan! Senin yüzünden!
- Hayır senin yüzünden öldü kızın, sen öldürdün onu!
- Evet. Ben öldürdüm onu. Zaten bu yüzden buradayım!
Zeynep ayağa kalktı birkaç adım attı ve pencerenin kenarında durdu ve tekrar konuşmaya başladı:
- Aslında bunların hiçbirisi olmayabilirdi.
- Nasıl yani?
Zeynep bir sandalye çekti ve tam Hayal’in karşısına oturdu:
- Eğer birazcık insan olabilseydin, kaybetmiş olduğun her şey şu an halâ senin olabilirdi ama sen o şansı kaybettin. Artık bu dünya da hiç kimsen yok, bir hayatın yok, bir adın yok, herhangi bir akraban yok. Sadece…
- Sadece ne!?
Hiçbir şey söylemedi, Süeda’ya kafasıyla bir işaret yaptı. Süeda telefondan görüntülü olarak birisini aradı ve telefonu Hayal’e verdi. Hayal’in elleri titriyordu. Telefon açıldı ve bir kere daha şok oldu. Telefonu açan kişi Murteza’ydı:
- Hayal Hanım, Allah kurtarsın diyeceğim ama temennim heba olacak, duydum ki ömür boyu içeride yaşayacakmışsın. Gerçi fark etmez, birazdan içeride veya dışarıda olman arasında bir fark kalmayacak. Sana saymışlardır az önce ama ben bir kez daha hatırlatacağım. (Hayal’in kimliğini yakarak) Artık senin bir adın yok, bir varlığın yok, bir hayatın yok ve artık bir kızın yok. Ama sana güzel de bir haberim var. Kızın yaşıyor hatta şu anda yaklaşık 150 metre var aramızda…
- Hayır! Hayır! Yalan söylüyorsun lan!
- Öyle mi dersin? Peki, kendi gözlerinle gör o zaman.
Murteza görüşmeyi arka kamera aldı ve ekranda birden Aysu göründü. Aysu yaklaşık 150 metre ileride bir masada oturuyordu. Yanında da Feride ve Hale vardı. Hayal adeta donup kalmıştı, gözlerini kırpmadan telefona bakıyordu. Murteza kamerayı tekrar kendisine çevirdi ve konuşmaya devam etti:
- Bu kadar hasret gidermek yeter sana zaten ne de olsa bir daha hiç göremeyeceksin. Ha bu arada bir haberim daha var sana. Biraz can sıkıcı bir haber ama olsun bilmeye hakkın var.
- Söyle lan söyle, beni öldürdün zaten daha ne yapabilirsin bana!?
- Haklısın zaten ben bir şey yapmadım kocan yaptı.
- Ne… ne yaptı?
- Hayatında ilk kez cinayet işledi. İlk ve son kez.
- Ne!
- Başın sağ olsun, kocan bu sabah kendini öldürmüş. Sana hiç acımak gelmiyor içimden biliyor musun? Çünkü etrafındaki herkesi zehirledin tıpkı bir çam ağacı gibi… O yüzden seni Allah’a havale ediyorum… Hadi Eyvallah…
Zeynep telefonu aldı, görüntülüden sesliye çevirdi:
- Abi.
- Efendim abicim?
- Ne zaman dönüyorsun?
- Saat dört buçuk gibi Türkiye’ye saat altı gibi de köye dönmüş olacağım İnşallah.
- Tamam abicim, görüşürüz.
- Görüşürüz abicim Allah’a emanet ol.
Zeynep ve Süeda salondan çıktılar, Hayal ise donup kalmış sadece tek bir noktaya bakıyordu. Gardiyanlar onu almaya geldiğinde hiç konuşmadı. Gardiyanlara karşıda gelmedi. Sessizce koğuşuna döndü ve yatağına uzandı. Diğer mahkumların hiçbir sorusuna cevap vermedi. Öğle vakti herkes havalandırmaya çıkarken o halâ yatağında uzanıyordu. Koğuştaki son kadında çıkınca yatağından çıktı, koğuşun mutfak bölümüne geldi, gözüne kestirdiği ilk çay bardağını aldı ve tezgâha vurarak kırdı. Önce sol sonra da sağ bileğini kesti. Yavaşça oturarak sırtını tezgâhın sol yan kısmına dayadı ve yavaş yavaş gözlerini kapadı.
YER: KOÇAŞ KÖYÜ
Hayal’in ölüm haberini ikindiye doğru Ayşen verdi Zeynep’e. Zeynep bahçede semaverin başında oturuyordu. Ayşen evin içinden çıkarak Zeynep’in yanına geldi ve çömeldi:
- Abla.
- Efendim ablacım.
- Abla az önce cezaevinden aradılar Polatlı’dan.
- Eee?
- Hayal…
- (Zeynep hiç konuşmadı ve sadece ne olmuş Hayal’e der gibi tek kaşını kaldırdı)
- Ölmüş. Yani kendini öldürmüş…
- Gerçekten mi?
- Evet, doktoru aradı cezaevinin benim okuldan arkadaşım.
- Anladım. Ne diyeyim Allah günahlarını affetsin.
O sırada Hilmi’nin arabası evin bahçe kapısında görüldü. Arabadan Hilmi, Murteza, Suat ve Feride indi. Ağır adımlarla bahçeye girdiler ve Zeynep’in yanına gelip sırayla sarıldılar.
*
Akşam yemeği…
Yemeğin sonlarına doğruydu, Zeynep aniden ayağa fırladı. Ellerini havaya kaldırarak masadaki herkesi susmasını sağladı ve konuşmaya başladı:
- Sevgili ailem, kıymetlilerim, sizlerle bir şey paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz biz büyük bir aileyiz. Ve ben her birinizi ayrı ayrı çok seviyorum. Ve söylemek istediğim şu ki (tam bu noktada bir elini Suat’a uzattı diğer elini de karnına koydu ve abilerine döndü vücudunun tümüyle) kız kardeşiniz yakında anne olacak İnşallah…
- (Hilmi, ayağa fırlayarak) Allaaaahhh! Ben amcamı olacağım şimdi?
- (Murteza, o da Hilmi ile aynı anda ayağa fırlamıştı) yok halamoğlu, onu ben oluyorum sen dayı oluyorsun…
- (Hilmi) Evet, doğru.
Herkes sırayla Zeynep’e sarılıp tebrik etti. Zeynep en uzun Feride’ye sarıldı ve kulağına şunu fısıldadı:
- Yakında Şimâl’imiz tekrar bizimle olacak İnşallah…
- İnşallah canım…
AÇIKLAMALAR
1. Reşadiye: Reşadiye Camii (Eskişehir)
2. Kurşunlu Camii (Eskişehir)
3. Tiryakizade Süleymanağa Camii (Eskişehir)
4. İmam-ı Azam Camii (Keskin – Kırıkkale)
5. Satılmışoğlu: Satılmışoğlu Köyü (Eskişehir)
6. Yıldıztepe: Yıldız Tepe Şehit Ali Gaffar Okkan Polis Merkezi
7. Kurtuluş: Kurtuluş Polis Merkezi
8. Devrim Arabaları Müzesi (Eskişehir)
9. Bal Mumu Müzesi (Eskişehir)
10. Ahşap Eserler Müzesi (Eskişehir)
11. Cemşah: Sokak Adı.
12. Dedeoğlu: Sokak Adı.
13. Kardeşler: Emek Mahallesinde bir fırın.
14. Kanlıkavak: Odunpazarı’nda bir park.
15. Yiğenim: Yöresel yeğenim.
16. Koçaş Köyü (Sivrihisar – Eskişehir)
17. Sota Pınarı (Köyün mezarlık mevkii)
18. Taş Okul (Köydeki eski iki okuldan büyük olan)
19. Köy Kahvesi (Eski köy kahvesi, şimdi muhtarlık)
20. Kuşbaşı Mevkii (Köyün girişinden sonraki ilk meydan)
21. Cahit Zarifoğlu İlkokulu (Eskişehir)
22. Sulu Mağara (Keskin, Kırıkkale)
23. Arabacılar (Arabacılar Sitesi)
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Bu Yazının Yorumları
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Emre Bağce- 1 gün önce
Yorumunuz için teşekkür ederim Mehmet Ali Bey. Var... Neden Yabancıya Ucuz, Türk'e Pa...
Mehmet Ali Zengin- 1 gün önce
Gayet açıklayıcı ve bilgilendirici bir yazı okudum.... Neden Yabancıya Ucuz, Türk'e Pa...
Mirze Mirzelioglu- 1 gün önce
Bütçe açığı için yüksek faizle borçlanma, kamudaki... Neden Yabancıya Ucuz, Türk'e Pa...