- Yazar: Emre Bağce
- Kategori: Toplum, Siyaset
- Bu yazı Okuryazar’a 2 saat önce eklendi ve şu anda 1 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 72
Toplumsal Çürüme ve Riyakârlık Üstüne
Herkes işin magazininde, dedikodusunda, gıybetinde…
Ne kadar da şaşırmış, hiç bilmiyormuş gibi davranıyoruz.
Bu tavırlarımız bile ahlâksızlığımızı, riyakârlığımızı gösteriyor.
Bizim toplumumuz bu.
Dahası geride.
Olanlar için değil, olacaklar için söylüyorum bunu.
Bu çürümeyle devam edersek, pek çok Latin Amerika ve Asya Pasifik toplumunu geride bırakacağız. Belki kendi küçücük çocuklarımızı kendi ellerimizle pazarlayacağız. Belki üç kuruş için organlarımızı satacağız. Belki uyuşturucu kullanacağız, belki çete kuracağız, belki bir hiç uğruna suç işleyip nice ocakları söndüreceğiz.
Dürüstçe, samimiyetle bir araya gelip neden konuşmadığımız da belli oluyor.
Herkes bir şeylerin peşinde.
Kimi korkak, kimi bencil, kimi şehvet düşkünü, kimi para peşinde, kimi makam mevki. Vatan kurtarmacılık oynayan pek çok riyakâr da buna dahil.
Ben yanarım, yanarım da; –hangi görüşten, ideolojiden, partiden, meslekten, unvandan, mezhepten olursa olsun– dürüst, ahlaklı, ülkesini sever görünen riyakârları zerre miktarınca dahi olsa adam zannedip muhatap olduğuma, selam alıp verdiğime yanarım.
Sakın hâlâ bir araya gelip dürüstçe, samimiyetle konuşmayı aklımızın ucundan geçirmeyelim.
Sakın, hep beraber düştüğümüz ve daha da düşeceğimiz şu zelil ve sefil hâllerden çıkmak için bir adım atmayalım.
Sakın, “taş taş ile duvar olur”, “birlikten kuvvet doğar” demeyelim.
Hepimiz bildiğimizi okuyalım.
Hepimiz, hırslarımızın, ihtiraslarımızın peşinde koşmaya devam edelim.
Aman yediden yetmişe bu yolda devam edelim. Çünkü hepimizin daha çekecek çok çilemiz, yüklenecek çok suçumuz, günahımız olacak. Şimdi değilse bile yarın, gelecekte.
Ne ekersek onu biçiyoruz. Bu gidişle de daha çok biçeceğiz.
Linç Kültürü ve Haset Ahlâkı
Bütün bunların ardından şaşırıyor gibi yapmak artık komik bile değil. Çünkü ortada ne ani bir kopuş var ne de beklenmedik bir sonuç. Yaşananlar, uzun süredir kaçtığımız şeylerin doğal neticesi. Biz toplum olarak dürüstçe, samimiyetle bir araya gelip konuşmaktan özellikle kaçtık. Birbirimizi dinlememeyi matah bir şey sandık. Birbirimize değer vermeyi, selam verip iyi bir şey ekmeyi adeta haram saydık. Bunun yerine sosyal medyaya sığındık. Herkes hâkim oldu, herkes savcı oldu. Herkes kendini bir adam sandı; ya safsatanın peşine düştü ya da yargı dağıttı. Kötülük sıradanlaştı; herkes ruhunu şeytana sattı. Korkaklık, bencillik ve menfaatperestlik bağrışmaların ardına gizlendi. Haset, ahlâk kılığına büründü. Bir yanımızda şehvet ve haz, diğer yanımızda linç, doyumsuz ruhlarımızı sardı. Kimse kimseyi dinlemedi. Herkes herkesin kurdu oldu. Hepimiz sürekli bir iştiha ile bildiğimizi okuduk. Sosyal medya kahramanları türedi durdu. Kimi trol oldu, kimi fenomen. Kimi kılıç kuşandı; sabahın köründen gece yarısına kadar devriye gezdi, vatan kurtardı. Fakat ne toplum kurtuldu ne de kimse Battal Gazi, Kara Murat oldu. Riyakârlık, bencillik ve öfke nöbetleri ruhlarımızı sardı. Kötülük sıradanlaştı, her yanı kapladı. Kimse birbirini dinlemedi, birbirini duymadı, anlamadı. Herkes kendi menfaatinin, kendi hırsının peşine düştü. Bu yüzden bu yaşananlar şaşırtıcı değil. Tam tersine, son derece tanıdık. Doğal, olan, olması gereken. Ektiğimizi biçiyoruz.Sözün Bittiği Yer
Yıllardır insanlara çağrıda bulundum. Dürüst, samimi olduğuna inandığım kimselere seslendim durdum. Hatta pek çoğunu aradım, hâl hatır sordum, hâlimi arz edip derdimi anlattım. Âşık Veysel’in; “Anlatmam derdimi dertsiz insana Dert çekmeyen dert kıymetin bilemez” dizelerini, ben de yaşayarak tecrübe ettim, öğrendim. Öğrendim ki ne öğrendim… Neyse. Artık kimsenin kimseyi bir şeye davet etmesine gerek kalmadı. Çünkü tablo ortada. Her şey gizlenemeyecek kadar açık, saklanamayacak kadar görünür hâlde. Ya herkes yine bildiğini okuyacak. Ya da bu girdaptan çıkışın yolunu arayacak. Ama şunu da bilelim: Sosyal medyada duyarlılık kasarak, sahte öfke üreterek, incir çekirdeğini doldurmayacak işler peşinde koşarak ne toplum kurtulur ne de kimse bir şeye dönüşür. Belki ne idüğü belirsiz bir trol olunur. Belki geriye sadece gürültü kalır. Söz tükendi. Artık kimse kimseyi ikna etmek zorunda değil. Çünkü olup bitenler artık bizi bize anlatıyor. Anlatmakla kalmıyor, bir şamar gibi suratımıza çarpıyor. Kimimiz kör, kimimiz sağır, kimimiz lâl rolünü oynamaya devam ediyoruz. Toplumda olup biten hiçbir şeyi artık yadırgamıyor, şaşırmıyorum. Bize müstahak. Yapıp ettiklerimizin sonucunu yaşıyoruz. Siyasi partiler, medya, iş dünyası, sivil toplum, hukuk, işçi, memur, çiftçi, akademisyen… Hepimiz ektiğimizi biçiyoruz. Ne kadar gurur duysak azdır.Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Emre Bağce imzasında diyor ki;
Hayata umutla bak.
Emre Bağce'nin Profili Emre Bağce'nin Tüm YazılarıBu Yazının Yorumları
-
HÜSEYİN ÇAĞLAYAN Hocam, güzeli yazınız için teşekkür ederim. Duşüncelerinizi aktardığınız yazınıza uyan bir söz geldi aklıma: "Ne doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına." dolaysıyla doğal sonuç.
Son Eklenenler
Son Yorumlar
HÜSEYİN ÇAĞLAYAN- 51 dakika önce
Hocam, güzeli yazınız için teşekkür ederim. Duşünce... Toplumsal Çürüme ve Riyakârlık...
Zeliha- 2 hafta önce
@emrebagce Emre Bey Değerli yazınıza kendi bakış aç... Sanalın Yıprattığı Dünyada İnsa...
Emre Bağce- 2 hafta önce
Ne güzel bir yorum yazmışsınız Zeliha Hanım. Teşekk... Sanalın Yıprattığı Dünyada İnsa...