Okuryazar / Yazılar / Hastane önünde incir ağacı türküsü yorumu yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Remzi Varol
  • Kategori: Toplum, Edebiyat
  • Bu yazı Okuryazar’a 9 ay önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 256
1 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Hastane önünde incir ağacı türküsü yorumu

Hastane önünde incir ağacı türküsü yorumu

Hastane Önünde İncir Ağacı (Annem Ağacı) Doktor Bulamadı Bana İlâcı (Annem İlâcı) Baş Tabip Geliyor Zehirden Acı (Annem Vay Acı) Garip Kaldım Yüreğime Derdoldu (Annem Derdoldu) Ellerin Vatanı Bana Yurdoldu (Annem Yurdoldu) Mezarımı Kazın Bayıra Düze (Annem Vay Düze0) Yönünü Çevirin Sıladan Yüze (Annem Vay Yüze) Benden Selâm Söylen Sevdiğimize (Sevdiğimize) Başına Koysun Karalar Bağlasın (Annem Bağlasın) Gurbet Elde Kaldım Diye Ağlasın (Annem Ağlasın) Türkülerimiz yazılmamış tarihimizdir. Yazılmamış tarihte acılar vardır, özlemler vardır, çaresizlikler vardır. Ondan da öte zamanın yönetiminin vatandaşlara karşı tutumlarını, gelişmişlik düzeyini, insan haklarını, sosyal devleti, zulümleri, insanın insana hükmedişini anlatır. Akdağmadenli genç onulmaz bir dert ile vatanından ayrı bir ilde hastanede yatmaktadır. Kimsesizdir, çaresizdir, gariptir, arkasızdır. Başhekim çok sert (ceberut mu, elitist mi, yoksa üst sınıf ayrımcılığı mı, adına her ne denirse denilsin) bir yönetici ve doktordur. Baştabip o kadar sert ve acımasız olmalı ki "zehir" ile mukayese edilmektedir. Akdağmadenli hastamız zehiri ne yazık ki baştabibe tercih etmektedir. Derdiyle baş başa olmak, çaresizliğinde bir de baştabibin ceberutluğu ile karşı karşıya kalmak belki de hastamızı, yaralı, onulmaz dertli gencimizi daha fazla yaralamakta ve böylece daha dertli, daha çaresiz ve bir o kadar da umutsuz yapmaktadır. Ne var ki, tüm bunlar yaşanmışlığı ve ülkemizin o dönemlerdeki sosyal yapısını ve insanların çaresizliğini gözler önüne sermektedir. Çaresizlik diz boyudur. Ellerin vatanı bu zavallı gencimize yurt olmuştur, yurt olmak zorunda kalmıştır. İnsanı derinden etkileyen aslında bu dizeler değil mi zaten? Yurt, yaşanması gereken yer, dostların-akrabaların çoğunlukla bulunduğu yerdir. Yaşanılası, uzakta olunsa bile dönülesi yerdir. O nedenle başkalarının vatanı "yurt" olmaz, olamaz. Bu durum bile başlı başına insanı yaralayan koskoca bir acıdır. Gurbete bir de onulmaz hastalık eklenirse, çok anlamlı başka bir türkümüzde ifadesini bulduğu şekilde, "yüreğinin başı köz gibi yanar" hale gelmektedir ve Akdağmadenli gencimiz için de ne kadar acıklı ve acıtıcı hale gelmiştir. Bilmiyorum siz de benim gibi yanmış, köz gibi olmuş yürek kokusu aldınız mı türküyü dinlerken? Onulmaz, devası olmayan bir derde düşen gencimiz artık mukadder sona yakın olduğunu hissetmiş olmalı ki "mezarının " nereye ve nasıl kazılması gerektiğini en dar daireden (anne-babası, kardeşleri, sevdiğine ve diğer yakınları kastedilmekte) en uzak daireye kadar (arkadaşlarına, hemşerilerine, hatta tüm insanlara) bir dilekte bulunmakta, adeta vasiyette bulunmaktadır. Bunu vasiyet ederken beklentisinin ne/neler olduğunu da zımnen belirtmektedir. Mezarını kazarken yönünün sılaya karşı olmasını da şart koşmaktadır. Bu yerine getirilmesi mümkün olmayan bir vasiyet değil mi? Bizim dinimize göre mevtanın mezara nasıl konulacağı ve hangi yöne doğru yatırılması gerektiği belirlenmiştir. Buna rağmen gencimiz yönünün sılaya karşı olmasını istemektedir. Bu nasıl onulmaz bir sıla özlemi ve onulmaz dertlerin ruh sıkıştırması, ruhu törpülemesidir ki Akdağmağdenli gencimiz hala "sıla", illa "sıla" demektedir? Bu dar zaman içinde, acılarla boğuşurken ve hatta bu çaresizlik şartlarında bile tüm sevdiklerine de selam göndermeyi ihmal etmez. Diğer yandan, kendisi için karalar bağlanmasını da büyük bir iştiyakla istemektedir. Karalar zaten bağlanacaktır, buna rağmen gencimiz vasiyetinde "karalar bağlanmasını" özellikle belirterek yürekleri daha fazla yakmak istemektedir. Akdağmadenli gencimiz “madem benim yüreğim yaralandı, çaresizliği yaşadım yakınlarım, sevdiklerim ve sevdiceğim de karalar bağlayarak” zımnen de olsa onu daha iyi anlamış olsunlar istemektedir. Tüm bunları hissettim bu türküyü dinlerken, eminim siz değerli okuyucular benden daha fazlasını duyup, hissettiniz.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Remzi Varol imzasında diyor ki;

Remzi Varol'ın Profili Remzi Varol'ın Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emre Bağce- 2 saat önce

Teşekkür ederim Murat Bey, var olun:-) Kapitalizm ve İdeolojilerin Ada...

Murat şenocak- 4 gün önce

Son böl0m yazının özeti olmuş hocam. Elinize emeğin... Kapitalizm ve İdeolojilerin Ada...

Murat şenocak- 4 gün önce

Her insan kitap yazamaz belki, her insanın ardından... Çürümek
Daha Fazlasını Gör