- Yazar: Melih Can ÖZEN
- Kategori: Hikaye
- Bu yazı Okuryazar’a 1 gün önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 10

"ZEYNEP" 15, 16 ve 17.Bölümler +16
15.BÖLÜM
29 Ağustos 2021
YER: KOÇAŞ KÖYÜ – SOTA PINARI(MEZARLIK), ESKİ OKUL
Zeynep taş mektebin içinden Koçaş Köyü’nün büyüleyici dağlarını seyrediyordu, dalgındı ve onu kendine getirebilecek hiçbir güç yokmuş gibi hissediyordu. Ama kulağına erişebilen bir mırıltı onu çok güçlü bir şekilde kendine getirdi. Bu duyduğu abilerinin sela sesiydi. Ayağa kalktı, pencereyi açtı, selayı sonuna kadar dinledi. Tam pencereyi kapatmak üzereyken bir çocuğun kaçan topunun peşinden okulun bahçesine kadar geldiğini fark etti. Elini karnına koydu ve gözlerinden çizgi hâlinde yaşlar süzüldü. Öğle vaktiydi, cenaze tüm cenazelerden daha kalabalıktı lâkin hiç kimse ağlamıyordu. Kalabalığın içerisinde kendini kamufle etmiş olan Hale bu duruma oldukça şaşırıyordu. Çünkü onlar tüm bu insanların üzülmesini ve kahrolmasını istemişlerdi ama yapamamışlardı.
Cenaze namazı kılındı. Murteza ve Hilmi yan yana iki mezara defnedildi. Hale halâ şaşkındı çünkü cenazenin başından bu yana hiç kimse ağlamamıştı. Mezarlıktaki ölü mevcudu da dikkatini çekmiş acaba alıştıkları için mi ağlamıyorlar diye geçirdi içinde. Ama ölüm her defasında daha fazla yakmaz mıydı insanın canını. Demek ki kendi bildiği ölüm ile bu köyde ezberlenmiş olan ölüm farklıydı. Apaçıktı ki bu köyde ölüme can yakıcı gözüyle değil kurtarıcı gözüyle bakılıyordu.
Hale tüm cenaze boyunca şaşkınlıktan sıyrılamamıştı. En son cemaat ile taş mektebe geçti. Murteza ve Hilmi’nin cenaze yemeğini ve helvasını yedi. Sonra köyden ayrılmak üzere hazırlandı ve son kez mezarlığa Hilmi ve Murteza’nın mezarları başında durdu. Mezarların fotoğraflarını çekti ve halasına (Hayal’e) gönderdi.
Arkasını dönüp giderken telefonu çaldı. Cengiz arıyordu, açtı:
- Geberdiler mi?
- Evet en sonunda girdiler toprağa.
- İyi sen de dolanma ortalarda artık, dön gel.
- Tamam enişte.
Hale, kendisini mezarlığın kapısında bekleyen araca bindi. Araç mezarlığın kapısından uzaklaştıktan sonra Akil geldi mezarlığa. Murteza ve Hilmi’nin mezarları başında durdu. Aklına o gece geldi. Dizlerinin üzerine çöktü ve ağlayarak kendi kendine bir şeyler söylemeye başladı:
- Abiler, hakkınızı helal edin. Ben sadık olamadım size. Benim yüzümden düştünüz toprağa. O gün sizin yanınızda olamadım ama bugün yanınızda olacağım!
Belinden silahını çıkarıp sağ şakağına dayadı, tam ateş etmek üzereyken bir el onu durdurdu.
O sırada mezarlıktan uzaklaşacakken Akil’in mezarlığa geldiğini gören Hale olup biteni uzaktan izlemekteydi. Akil’in kendi kafasına silahını dayadığını görünce, hadi ulan sık artık kafana, diye geçirdi içinden ama Suat’ın geldiğini görünce sinirlendi ve bağırdı:
- Sen de nereden çıktın lan! Adam ne güzel bitirecekti her şeyi!
Akil’i ayağa kaldırdı ve Akil yüz yüze geldi bu yüzle. Bu yüz Suat’ındı:
- Ne yapıyorsun lan burada!
- Abi ben ihanet ettim size, (eliyle mezarları göstererek) onlara. Benim cezam bu, bırak kendi işimi kendim halledeyim.
Suat, Akil’e bir tokat attı ve yere düşmesine sebep oldu. Sonra Akil’e doğru eğildi, tek eliyle gömleğinin sol yakasından tutarak ayağa kaldırdı ve bir kez daha vurdu. Sonra yine eğildi ve yakasından tutarak bir şeyler söyledi. Sonra arkasını dönüp gitti. Akil silahını bu kez sol şakağına dayadı ve ateşledi. Hale, Akil’in intihar etmesi üzerine halasını arayarak olup biteni anlattı:
- Hala.
- Efendim Hale?
- Hala, Akil öldü.
- Ne! Nasıl yani?
- Kendi kafasına sıktı.
- İyi olmuş p*şta. Sen nereden öğrendin bunu?
- Şu anda mezarlığın kapısındayım. Az önce kafasına sıktı ve şu anda yerde yatıyor.
- İyi bakalım. Fazla oyalanmadan dön gel hemen Eskişehir’e.
- Tamam hala.
Telefonu kapatmış olmasına rağmen gözlerini yerde yatan Akil’den ayırmadan şoföre gidelim, dedi.
16.BÖLÜM
30 Ağustos 2021
YER: ESKİŞEHİR, İCLAL KUAFÖR (HALE’NİN KUAFÖR DÜKKÂNI) – YILDIZTEPE ŞEHİT ALİ GAFFAR OKKAN POLİS MERKEZİ
Hale kendi kuaför dükkanındaydı, çayından bir yudum daha aldı sonra dükkândan çıktı kapıyı iyice kilitledikten sonra en yakın minibüs durağına doğru yürümeye başladı. Yolda halası iki kere aramıştı ama ikisinde de telefonuna bakmamıştı. Onun bu soğuk tavırları bir gece önce halasının da dikkatini çekmişti ama halası bu hâlinin son günlerde yaşadıklarından kaynaklandığını düşünmüş üzerinde durmamıştı.
Hale Yıldıztepe polis karakolunun önünde indi minibüsten. Bir sigara yaktı ve sadece üç nefes alıp attı. Sonra halasını aradı:
- Alo.
- Hale neredesin sen, neden bakmıyorsun telefonuna?
- Yıldıztepe’deyim.
- Ne yapıyorsun orada?
- Sizi bekliyorum.
- Ne? Ne saçmalıyorsun?
- Karakolun önündeyim. Teslim olmaya geldim. Tabi sizde teslim olacaksınız benimle birlikte.
- Saçmalama Hale!
- Saçmalamıyorum hala! Çıkın gelin işte!
On dakika sonra Cengiz ve Hayal karakolun önüne geldiler. Cengiz arabadan indi Hale’nin yanına geldi, koluna girdi:
- Sesini çıkarma ve yürü. Dedi.
Hale karşı çıkmadı ve arabaya bindi. Fazla uzaklaşmadan bir çığlık kopardı Hale:
- Arabayı durdurun!
- (Hayal) ne oluyor sana Hale!
- Arabayı durdurun dedim! Atlarım yoksa!
- (Hayal) Cengiz çek sağa.
Arabadan indiler. Hale onlardan önce lafa girerek konuşmaya başladı:
- Siz ne biçim insanlarsınız ya!?
- (Hayal) Hale sana kim ne anlattı bilmiyorum ama hepsi yalan.
- Yalan falan değil! Yalan olan ne biliyor musun hala!? Sizsiniz yalan! Sizin hayatınız yalan!
- (Cengiz) sakin olun hanımlar.
- (Hale ve Hayal aynı anda ve bağırarak) sen bir sus artık!
- Bana bakın, şimdi arabaya biniyoruz gidip teslim oluyoruz.
- (Hayal) iyi de neden?
- Kendi kızınızı öldürdüğünüz için olabilir mi acaba!
- (Hayal) sen…nereden biliyorsun?
- Ne fark eder? Önemli olan ben bunu biliyorum.
Cengiz ağlamaya başlamıştı ve saçmalamayı sürdüren ve kendini haklı çıkarmaya çalışan karısına bir anda bağırarak onu susturdu:
- Yeter artık kadın! Hale haklı. Şimdi gidiyoruz ve teslim oluyoruz.
- (Hayal) siz manyak mısınız lan!?
- (Hale) asıl sen manyaksın hala! Kızınla vicdanın da mı öldü?
- (Cengiz) vicdanı öleli epey oluyor, Aysu ile bir alakası yok.
- (Hayal) siz delirmişsiniz! Ben hiçbir yere gelmiyorum!
- (Hale) hala biz teslim olunca seni de yakalamayacaklar mı?
- (Hayal) kaçarım.
- (Cengiz) kaçamazsın! Artık kaçmayı bırak be kadın! Kızını bile kaçtığın için kaybettin!
- (Hayal) neyden kaçtım ulan! Neyden kaçtım da kaybettim kızımı!?
- (Hale) dürüstlükten kaçmadın mı hala? Bunca zaman kaç kişinin hakkını yedin sayayım mı? Zeynep mesela. Zeynep’in iş yerinden ayrılmasına sebep oldun önce. Başlarda iyiydiniz sonra senin yanlış işler yaptığını gördü. Ortaklığı bitirdin. Zarar ettin ama doğru mu? İşte sırf bu yüzden öldürdün onu, sırf üç kuruş para kaybettim, müşterilerimi kaybettim başkalarına gitmeye başladılar diye. Sonra Şimal’i öldürmediniz mi birlikte!? Ne suçu vardı o kızın?
- (Hayal) O bana ihanet etti.
- (Hale) Sen de bize ihanet etmedin mi hala!? Hadi o ihanet etti Ozan hocanın karısının ne suçu vardı? Ozan hocanın ne suçu vardı da ona bu acıyı yaşattın!
- Sen… sen bunları nereden biliyorsun!?
- Hala nereden biliyorsun diyorsun! Biliyorum işte. Sırf senin müşterilerin kadına gitmeye başladı diye öldürdün sonra da kaçtın geldin Eskişehir’e…
- (Hayal) Eee yeter be ne olmuşsa olmuş! Ben teslim falan olmuyorum!
- (Cengiz, silahını çekip Hayal’e doğrultarak) bin arabaya!
- (Hayal) Cengiz delirdin sen iyice haa!
- (Cengiz) evet delirdim. Bin arabaya!
- (Hayal) tamam, tamam sakin ol.
Birlikte Yıldıztepe karakoluna geldiler. Kapıdaki nöbetçi polise doğru yaklaştılar, bir süre birbirleriyle bakıştılar ve en sonunda Cengiz girdi lafa:
- Selamün aleyküm memur bey.
- Aleyküm selam, buyurun.
- Biz teslim olmaya geldik komiserim.
- Tamam şöyle geçin, bir üst araması yapılsın, kayıt tutulsun; sonra işleminizi yapalım.
- Tamamdır komiserim.
- Ha bu arada ne yaptınız da teslim oluyorsunuz?
- Cinayet işledik komiserim.
- Anladım, bir kimliklerinizi alayım mı?
- Tabii, buyurun.
- HAYAL A., CENGİZ A. ve HALE Y.
- Evet komiserim.
- Tamam geçin bakalım şöyle.
Kimlik kontrolleri yapıldıktan sonra içeriye alındılar, ifadeleri alındı ve nezarete alındılar. Hale’nin ifadesini Orkun aldı:
- Aferin Hale. Şimdi bu ifadeni imzala ve yeni hayatının başlangıcını yap.
- Söz verdiniz bana verdiğiniz sözleri tutacaksınız değil mi?
- Hiç şüphen olmasın o gün sana ne dendiyse harfiyen yerine getirilecek…
16.BÖLÜM 2.KISIM
(FLASHBACK)
29 Ağustos 2021
YER: KOÇAŞ KÖYÜ, SOTA PINARI(MEZARLIK), KÖY KAHVESİ, KUŞBAŞI MEVKİİ.
Mezarlık…
Suat, Akil’e doğru eğilerek bir şeyler söyledi:
- Bana bak lan seni dövmeye devam etmeyi o kadar çok istiyorum ki ama yapmamız gereken işler var. Bak şimdi kolumun altından mezarlığın kapısına doğru bak. Gördün mü siyah arabayı?
- Gördüm abi.
- Hale bizi izliyor o arabadan. Şimdi yavaşça ve çaktırmadan benim belimdeki silahı al, silah kurusıkı. Ben sana bir yumruk daha atıp gideceğim sonra sık kafana bu silahla. Araba gidince de köy kahvesine gel tamam mı lan!?
- Tamam abi.
Suat, Akil’e bir yumruk daha attı ve bağırarak:
- İyi sık kafana, kendi işini kendin gör! Şerefsiz!
Suat arkasını dönüp mezarlığın diğer kapısına doğru ilerledi. Akil mezarlara doğru döndü bedeniyle ve bu sefer silahı sol şakağına dayadı, ateş etti ve yere kapaklandı. Hale bu manzara karşısında biraz daha keyiflendi ve halasını arayarak Akil’in mezarlıkta intihar ettiğini söyledi ve köyden ayrılmak üzere hareket etti.
Akil birkaç dakika sonra uzandığı yerden ayağa kalktı, kafasının acıyan yerini eliyle kolaçan etti. Kan yoktu ama epey acı hissediyordu o bölgede. Ağır aksak adımlar ve köylülerin “kim ki bu?” bakışları ablukasında köyün kahvesine kadar yürüdü. Kahvenin kapısında durdu. İçeriden bir türkü sesi geliyordu:
Aslanı tilkiden kaçarken gördüm,
Serçeyi yılanı yutarken gördüm,
Kardeşi kardeşe çatarken gördüm,
Böylesi zamandan ar duyarım ben.
Kardeşi kardeşe çatarken gördüm,
Böylesi zamandan ar duyarım ben. (Uğur Aydoğan Alakuş, Vedat Gündoğdu)
Kahvenin kapısını ittirdi içeriye girdikçe müzik sesi artıyordu;
Sırtım′ kime dönsem kamçısı hazır,
Sırrım' kime versem mezarım kazır…
Kahvenin tam ortasına geldi durdu ve kahvedekilerle tek tek göz geldi:
- Murteza abi, Hilmi abi. Abi siz…
- (Ellerini iki yana açarak Hilmi) Hoş geldin aslanım, gel.
Sonra da orada bulunan karısı ile sarıldı.
Kuşbaşı Mevkii...
Hale köyün çıkışından önceki son meydan sayılan Kuşbaşı Mevkii’ye geldiğinden birden arabanın önü kesildi. Hale silahını çekti:
- Ne oluyor lan!?
- (Şoför) Bilmiyorum efendim.
Bir el camı tıklattı, şoför Hale’ye sormadan açınca Hale biraz sinirlendi:
- Açma!
- (Orkun, kimliğini göstererek) lütfen inebilir misiniz arabadan? Size zarar vermeyeceğiz sadece Hale Hanım ile konuşmak istiyoruz.
Hale arabadan indi ve Orkun ile göz göze geldi:
- Siz hangi vasıfla kesiyorsunuz yolumu? Ne konuşacaksınız benimle.
- Adım Orkun M., Hilmi ve Murteza beylerin avukatıyım. Benim değil onların sizinle konuşacakları var.
- Ne! Hilmi ile Murteza öldü lan! Sen neyden bahsediyorsun!?
- Buyurun gidelim gerçeği kendiniz öğrenin.
- Tamam ama şoförün bir suçu yok. Beni tanımıyor bile.
- Merak etmeyin size de şoförünüze de en küçük bir zarar gelmeyecek…
Köy Kahvesi…
Önce Hilmi sonra Murteza ile sarıldılar. Sonra kahvenin kapısı açıldı, Orkun ve Hale ile içeri girdi. Hale’nin gözleri fal taşı gibi açılmıştı:
- (Orkun) Abi ne yapayım bunu?
- (Hilmi) Oturt şöyle.
Orkun, Hale’yi gösterilen yere oturttu. Hilmi ve Murteza’da onun oturduğu masaya oturdu. Murteza elini Orkun’a uzattı ve Orkun, Murteza’ya bir telefon uzattı. Murteza, Hale’ye iki tane video izletti ve gözleri az öncekinden de dehşetle açıldı. İzlediği videolardan birincisinde Cansel, Şimal’i vuruyor, ikincisinde ise Cengiz ve Hayal, Aysu’yu vuruyorlardı:
- (Murteza) Akil ağzını aç şunun.
- Tamam abi.
- Şimdi beni iyi dinle. Aysu yaşıyor. Eğer bize yardım edersen sen de onunla yurt dışında krallar gibi yaşarsın. Yok etmem diyorsan sen de onlarla hapse girersin.
- Aysu yaşıyor mu?
- Evet. Sen bizi bir anneye ve bir babaya kendi kızını öldürtecek kadar zalim mi zannettin!?...
(FLASHBACK) AYSU’NUN VURULMASI VE ÖLMESİ
22-23 Ağustos 2021
YER: ÖZEL A…… HASTANESİ, KESKİN(KIRIKKALE)
Cengiz kucağında kızı ile hastanenin acil kapısından hızla girdi, Hayal’de onların peşinden dalgın dalgın girdi hastaneye. Ayşen hemen müdahale etmek için acil bölümüne geldi ve Aysu’yu hemen ameliyathaneye aldırdı. Ameliyathanede ona nabzını yaklaşık yetmiş iki saat boyunca durdurabilecek bir ilaç bunun yanı sıra ise kalbi atmamasına rağmen vücudu diğer gereksinimlerini karşılayabilsin diye ikinci bir ilaç yaptı. Ve Ayşen yarım saat sonra Cengiz ve Hayal’e acı haberi bizzat kendisi verdi.
Anne ve babası ertesi sabah Aysu’yu teşhis ettiler ve cenazelerini alıp Keskin’e geldiler. Cenazeyi gassal kadınlara teslim ettiler. Gassal kadınların yüzü maskeli olduğu için fark etmemişlerdi ama birisi Zeynep diğeri Feride idi. Zeynep ve Feride, Aysu yerine Şimal’i yıkayıp kefenlediler. Bu fikir Feride’nindi o da bu şekilde almıştı intikamını kendince. Bir başka kızı kurtararak ya da daha doğrusu masum bir kızı zalim bir anne babanın elinden kurtararak. Hatta Feride ile Zeynep’in arasında şöyle de bir konuşma geçmişti:
- Feride sen delirmişsin, olur mu öyle şey?
- Evet delirdim ve bence hak ettim de delirmeyi. O yüzden şimdi bırak da bu deliliğin hakkını vereyim…
Ve Aysu yerine Şimal defnedilmiş, Hayal bir bütün gün boyunca Şimal’in mezarında dualar etmişti…
********
Köy Kahvesi…29 Ağustos 2021
- (Hale) eğer verdiğiniz sözleri tümüyle tutacağınıza söz verirseniz ben de sizin söylediklerinizi yapmaya söz veriyorum.
- (Murteza) söz.
- (Hale) peki siz nasıl kurtuldunuz, sizi bizzat ben vurmuştum!
- (Hilmi) Ozan Hoca sağ olsun.
(FLASHBACK 2) 23 Ağustos 2021
YER: KESKİN, İMAM-I AZÂM CAMİİ
Zeynep ve Feride cenazeyi teslim ettikten sonra Keskin’den ayrıldılar. Aysu defnedildikten sonra mezarın başınsa Hayal, Cengiz ve Ozan Hoca kalmıştı. Ozan Hoca müsaade istemişti ama Hayal biraz daha dua etmesi için ricada bulunmuş hoca da Hayal’in bu ricasını geri çevirmemişti. Biraz daha dua ettikten sonra birlikte camiinin avlusuna döndüler ve oradan da taziye evine geçtiler. Ozan Hoca taziye yemeğinden sonra son duasını yaptıktan sonra lavaboya gitmek için izin istemişti. Lavabodan çıktıktan sonra su istemek için mutfağa yönelmişti ki Hayal’in Cengiz’le konuşmalarını işitti:
- (Cengiz) bir süre burada kalırız değil mi kızımızın yanında?
- (Hayal) önce intikamını alalım sonra istediğimiz kadar dururuz kızımızın yanında.
- (Cengiz) daha hala ne intikamı Hayal!?
- (Hayal) bağırma bana. Ben Hilmi ve Murteza şerefsizlerini öldürmeden durmayacağım!
Ozan hoca hızla evden çıktı, yerine oturdu, son kez orada bulunan cemaate ölüm, ahiret ve kulluk hakkında bir şeyler söyledi ve taziye evinden ayrıldı, camiinin alim odasına geldi ve Murteza’yı aradı ve duyduklarını onlara anlattı hatta kendi elinde de onlara ait bilgi ve belgeler olduğunu söyledi. Murteza, yanına iki kişi göndereceğini ve belgeleri onlara teslim etmesini söyledi ayrıca suikastı haber verdiği içinde teşekkür etti.
(FLASHBACK 3) 28 Ağustos 2021
HİLMİ VE MURTEZA’NIN VURULDUĞU GECE
YER: DEVRİM ARABALARI MÜZESİ
Davut koşarak Zeynep’in yanına geldi:
- Abla Akil geliyor.
- Tamam herkes yerini alsın. Unutmayın her şey konuştuğumuz gibi. Hilmi ve Murteza abim vurulduktan sonra içeri alacağız, sonra sen dışarı gidip geri içeri geleceksin, Akil’in onların arabasına binip gittiği yalanını söyleyeceksin.
- Tamam abla.
- Abi.
- (Hilmi) efendim gülüm.
- Abi sizi de Murteza abi ile içeri aldıktan sonra hemen arkadan çıkıp Süeda’yı bulunduğu yerden alıp birlikte Koçaş’a gideceksiniz.
- Tamam gülüm.
- Murteza abi sen iyice anladın değil mi Süeda’nın yerini?
- Anladım gülüm. Zaten haritadan görünüyor anlık olarak…
(FLASHBACK 4) VERİCİNİN SÜEDA’YA TAKILMASI
HİLMİ VE MURTEZA’NIN VURULMASINDAN BİRKAÇ SAAT ÖNCE…
- Süeda yapabileceksin değil mi gülüm?
- Elbette Zeynep abla.
- Sen yine de dikkat et tamam mı? (Toka şeklindeki vericiyi Süeda’nın saçına takarak) Bu vericiyi fark etmemeleri lâzım o yüzden çok dikkatli ol tamam mı? Özellikle kendini sakın tehlikeye atma.
- Tamam abla… da… acaba Akil’e söylese miydik?
- Olmaz. O zaman inandırıcı olmayabilir.
- Anladım abla, peki ya kendine bir zarar verirse?
- Merak etme Davut hep yanında olacak onun. Ona fark ettirmeden takip edecek hep.
- Tamam ablacım…
KÖY KAHVESİ (29 Ağustos 2021)
- Ozan hoca mı? Oda mı sizin adamınız?
- (Hilmi) Hayır, halanın canını yaktıklarından birisi, onun da karısını öldürdü Rabia’yı tanır mısın?
- Evet tanıyordum.
- (Murteza) Ama halan onu tanımaz. Hiç görmedi çünkü. Çünkü o gerçekten öldürdüğü kişileri bilmez.
- Halam gerçekten yaptı mı tüm bu kötülükleri?
- (Murteza) Vallahi ister inan ister inanma ama dosya oldukça kabarık Hale.
- (Hale) peki ben ne yapacağım?
- (Hilmi) anlat Orkun.
- (Orkun) Tabii abi. Hale Hanım, siz hiçbir şey olmamış gibi halanızın yanına geri döneceksiniz. Yarına kadar bekleyeceksiniz. Yarın sabah Yıldıztepe karakoluna gelerek teslim olacaksınız. Tabii önce tek başınıza geleceksiniz sonra halanızı ve eniştenizi çağıracaksınız yoksa gitmenize izin vermezler. Hatta sizi de öldürebilirler. Siz teslim olduktan sonra ben her şeyi halledeceğim. Siz sadece bir veya iki gece nezarethane de yatacaksınız ve ceza evine hiç gitmeyeceksiniz.
- Tamam. Peki Aysu ile ne zaman görüşeceğim.
- (Hilmi, gözleri ile arkadaki birilerini işaret ederek) hemen şimdi görüşebilirsiniz.
Hale arkasını döndü ve Aysu’yu gördü. Ona sarıldı ve ağladı. Murteza yerinden kalktı ve Aysu’yu kahveye getiren kadının yanında durdu:
- Hale.
- Efendim.
- Hanımefendi ile de tanış. Eniştenin abisi Cansel’in öldürdüğü Şimal’in ablası. Şu anda mezarda Aysu yerine Şimal var. Feride’nin fikriydi, Aysu’yu kurtarmak için.
- (Hale) affedin bizi… ne olur affedin bizi…
- (Feride) sizi önce kendi vicdanınız affetsin, benim affetmem kolay yoksa…
Feride, Aysu’yu da alarak oradan ayrıldı. Hale de hala ve eniştesinin yanına döndü.
17.BÖLÜM
2 Eylül 2021
YER: ESKİŞEHİR ADLİYE SARAYI…
Hâkim: Karar!
Mahkememizce yürütülen yargılama sürecinde toplanan deliller, tanık beyanları, olay yeri, inceleme raporları, adli tıp raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir. Sanıklar Hayal A. ve Cengiz A.’nın, Rabia O., Aysu A., Zeynep B., Hilmi B. ve Murteza Ö.’yü planlayarak ve kasten öldürmekten beş kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına, ayrıca Şimal E.’nin öldürülmesiyle alakalı delil karartma suçundan 3’er, yardım ve yataklık suçundan 5’er, kara para aklama suçundan 7’şer hapis ve adli para cezası ile cezalandırılmalarına; sonuç olarak iki sanıktan her birinin toplamda beş kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 15 yıl hapis ile adli para cezasına mahkumiyetine, suçlarından suçları sabit görülmüş olup, sanık Hale Y.’nin ise sanıklar Cengiz A. ve Hayal A.’nın yakalanmasında sağladığı yardım nedeniyle (Tam burada Hayal ve Cengiz bir anda Hale’ye bakmaya başladılar ama Hale kararlı duruşunu hiç bozmadı, hatta belki de hayatındaki ilk dik duruşuydu), suçlulara yardım ve suçu bildirme yükümlülüğünü yerine getirmeme suçlarından dolayı hakkında yapılan yargılama sonucunda, etkin pişmanlık hükümleri ve duruşmadaki samimi ikrarları gözetilerek 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasına iyi hâl indirimi uygulanarak 1 yıl 8 aya düşürülmesine ve sonuç cezanın adlî para cezasına çevrilmesine karar verilmiştir!...
Dava sona ermiştir…
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Bu Yazının Yorumları
Son Eklenenler
Son Yorumlar
Emre Bağce- 1 gün önce
Yorumunuz için teşekkür ederim Mehmet Ali Bey. Var... Neden Yabancıya Ucuz, Türk'e Pa...
Mehmet Ali Zengin- 1 gün önce
Gayet açıklayıcı ve bilgilendirici bir yazı okudum.... Neden Yabancıya Ucuz, Türk'e Pa...
Mirze Mirzelioglu- 1 gün önce
Bütçe açığı için yüksek faizle borçlanma, kamudaki... Neden Yabancıya Ucuz, Türk'e Pa...