Okuryazar / Yazılar / Nezaket En Güzel Giysidir: Konuşmada Uyulacak Nezaket Kuralları yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

5 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Nezaket En Güzel Giysidir: Konuşmada Uyulacak Nezaket Kuralları

Nezaket En Güzel Giysidir: Konuşmada Uyulacak Nezaket Kuralları

Bireylerin görgü kurallarını bildiği, uyguladığı ve en önemlisi de özünde nazik olduğu toplumlar, yaşanmaya değer, refah içindeki toplumlardır. Bu bir tesadüf değildir. Eğer hayalimiz ülkemizi de böylesine yaşanılası bir yere dönüştürmek ise, kendimizden başlayarak görgülü ve nazik olmak için düşüncemize format atmamız ve güzel davranışları bir alışkanlığa dönüşünceye kadar tekrar etmemizde yarar vardır. Dr. Maxwell Maltz 1960’da yayınladığı Psyco-Cybernetics adlı kitabında bir davranışın alışkanlık haline gelebilmesi için yirmi bir gün gerektiğini ifade etmiştir. Bunun dışında yapılan bilimsel çalışmalarda da, kişinin iç disiplinine bağlı olarak bu sürenin değişmekle birlikte bir davranışın alışkanlığa dönüşmesi için en az on sekiz gün gerektiği görülmüştür. Dolayısıyla nazik bir insan olmak için güzel düşünme ve güzel davranma çabamızı en az üç hafta boyunca kararlılıkla sürdürerek, yaşanılası bir toplum olma yolunda minik ancak kıymetli bir başlangıç yapmış oluruz. Böylesine güzel bir niyet için gelin hep birlikte konuşmaya dair en temel görgü kurallarını anımsayarak işe başlayalım.

Konuşmada Uyulacak Nezaket Kuralları

Malum olduğu üzere sohbetin konuşan ve dinleyen olmak üzere iki tarafı vardır. Sohbetin keyifli ve doyurucu olması için dikkat edilmesi gereken bazı hususları minik başlıklar halinde birkaç cümle ile özetleyecek olursak;

İyi bir konuşmacı olmak için öncelikle iyi bir dinleyici olmak;

İyi bir konuşmacı neyi, nasıl ve ne zaman söylediğini bilen, karşısındakini sohbet esnasında gözeten kişidir. Bunun yolu da öncelikle iyi bir dinleyici olmaktan geçer. "Söz gümüş ise sükut altındır." atasözü, dinlemenin değerini bizlere anlatmaktadır. Kibar ve nazik bir insan, kimsenin sözünü kesmez; kesmesi gerektiği zamanlarda özür dileyerek söz ister. Büyüklerimizin bizlere çocukken salık verdiği üzere, sohbet esnasında “iki dinleyip bir söylemekte, böylece karşımızdakini daha iyi anlayıp, söyleyeceklerimizi tartmakta” yarar vardır. Büyüklerimizin içsel zarafeti karşısında saygıyla eğilerek sohbet esnasında elimizden geldiğince her iki öneriyi de hatırlamaya gayret edelim.

Konuşanı en iyi şekilde anlamak için “samimiyetle” dinlemek;

İyi bir dinleyici olmak istiyorsak, sohbet esnasında konuşan kişiyi “samimiyetle” dinlememiz gerekir. Aksi bir durumu zaten vücut dilimiz ele verir. Samimiyetle dinlemek, önyargılarımızı, kafamızda uçuşan düşünceleri sohbet süresince askıya alarak tarafsız ve samimiyetle konuşmacıyı dinlemek demektir. Burada dikkat edilecek en önemli husus, geçmişimizden bizimle gelen toplumsal önyargılarımızın ve dünya görüşümüzün bu samimiyeti perdelemesine, konuşulanları filtrelemesine izin vermemektir. Aksi halde konuşan kişiyi ideolojimizin ve kültürümüzün el verdiği kadar, çoğu durumda eksik ve yanlış anlamış oluruz. Bu yanlış anlama durumu bizim konuşacaklarımıza etki ederek, sohbeti sohbet olmaktan çıkartıp bir çatışmaya dönüştürebilir. Önyargılarımızın nezaket kurallarını baskılaması durumunda, John Rawls’un adalet kuramında önermiş olduğu “bilgisizlik peçesi”ni konuşan kişiye karşı gözümüze çekmek yararlı olabilir. Biraz açmak gerekirse, konuşan kişinin dini, dili, etnik kökeni, sosyo-kültürel arka planı veya ideolojisini geri plana alarak, karşımızdakini bu özelliklerinden bağımsız şekilde, başlı başına bir “değer” olarak görmekte yarar vardır. Tam da bu noktada “ideolojiler üstü” bakabilmek ve “farklılıklara karşı hoşgörülü” olmak önem kazanıyor.

Konuşmada kırıcı olmamaya özen göstermek;

Herhangi bir kimseye hitap etmede ilk esas, ifadelerin nazik ve saygılı biçimde olmasıdır. Bilhassa henüz tanıştığımız insanlarla konuşurken, çok nazik ve iltifatkâr olmayı ihmal etmemeli ve kırıcı ifadeler kullanmaktan kaçınmalıyız. Kişilerin hassas olabileceği konularda (yaş, kilo, sosyal statü, dini inanç, etnik köken, dünya görüşü… gibi) kullandığımız ifadeleri seçerken bilhassa özenli olmalıyız. Sohbet halinde fikirlerimize ve inancımıza tamamen zıt bir şey söylense dahi hemen araya girip cevap vermemek yerinde olur. En doğrusu söyleyeceklerimizi not alarak, konuşan kişinin sözünü bitirmesini beklemektir. Söyleyeceklerimizi ise görgü ve nezaket kurallarının dışına çıkmadan, sakin bir tonda ve anlaşılır bir şekilde açıklamak konuşmamıza zarafet katacak, karşımızdaki kişilerin bize bakış açısını olumlu yönde etkileyecektir.

Konuşmuş olmak için konuşmamak;

Sohbetin kalitesini düşüren önemli iki meseleye burada değinmekte yarar vardır. Bunlardan birisi yeterince bilgi sahibi olmadan konuşmaktır. Eğer bir konu hakkında yeterince bilgimiz yok ise bunu belirtmekten çekinmemeliyiz. Bilgimizin doğruluğundan veya güncelliğinden şüphe ediyorsak konuşmamak daha yerinde olacaktır. Fakat her ne olursa olsun bilmediğimiz bir konuda, sırf konuşmuş olmak için konuşmamalıyız. Konuşma esnasında sohbet konusuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, hatta fazlasıyla kişisel mevzulara girmemek yerinde bir davranış olur. Böyle bir durumda hem sohbetin konusunu dağıtarak kalitesini düşürmüş, hem de katılımcıların kıymetli zamanını almış oluruz. Bu ve benzeri durumlarda bir iç ses geliştirerek kendimize, “Aklımdan geçenleri söylemem sohbete olumlu yönde bir katkı sunar mı?” diye minik hatırlatmalarda bulunmak yararlı olabilir.

Sohbet esnasında diğer katılımcıları gözetmek ve ortamı gözlemlemek;

Keyifli bir konuşma için ortamı ve diğer katılımcıları, sohbete dahil olmadan önce gözlemlemek yerinde bir davranış olabilir. Çünkü bir sohbet ortamında (bilhassa o ortama ilk defa giriyorsak) sohbetin konusunu ve katılımcılarını yeterince gözlemleyip doğru bir fikir edinmeden sohbete katılmamız durumunda, o ortamı baskılamış, sohbetin akışını bozmuş, hatta katılımcılardan birisini zor durumda bırakacak incitici şeyler söylemiş olabiliriz. Öte yandan geniş katılımlı bir toplantıda, bir konu üzerinde konuşurken de dinleyicilerimizi doğru gözlemleyip, sözlerimizin etkilerini kontrol etmekte fayda vardır. Dinleyicilerin ilgisini çekmeyen bir konuşmaya devam etmek şık bir davranış olmayabilir. Ses tonumuzu bulunduğumuz yere ve konuştuğumuz konuya göre ayarlamayı da unutmamalıyız. Bilhassa sohbette tansiyonun yükseldiği anlarda yüksek bir tonda konuşmak kabalık olarak algılanabilir.

Konuşma Sırasında Dikkat Edilecek Diğer Hususlar;

• Davetli olduğumuz bir toplantıya katılma kararı vermeden önce, o toplantıya iştirak edecek kimseler ve sohbetin ana konusu hakkında, önceden bilgi sahibi olmamız bize çok şey kazandırır. İlgimizi çekmeyen veya katkı sunamayacağımızı düşündüğümüz bir sohbete en baştan katılmamak yerinde olacaktır. • Eğer bir toplantıya davet edilmiş, fakat katılmamıza mani bir durum ortaya çıkmış ise, geri bildirim beklenmiyor olsa dahi, organizasyonu yapan kişi ya da kişilere bu durumu bildirmek şık bir davranış olacaktır. • Sohbete başlamadan önce karşımızdakileri muhakkak uygun bir ifadeyle selamlayalım. • Güzel ve olumlu ifadelerle söze başlayalım, mesela "Bugün sizi çok iyi gördüm" gibi… • Hiç kimseye, duymasını istemediği bir şeyi söylemeyelim. Şişmanlıktan şikâyeti olanlara "Biraz kilo almışsın" demek, ya da "Yaşınızdan fazla gösteriyorsunuz" demek gibi. Bunu iyi teşhis edelim. • Hiç kimseye, "Anladın mı?" ifadesini kullanmayalım. “Anlatabildim mi?" demek daha yerinde olacaktır. • Başkası konuşurken samimi bir şekilde dinleyip farklı fikirlerine saygı gösterelim. • Sohbetin konusu her ne olursa olsun, farklı düşüncelerimizi zarafet ve nazik bir üslupla dile getirmeyi ihmal etmeyelim. • Dedikodu yapmaktan kaçınalım. Dedikodunun doğru olduğunu yüzde yüz bilsek bile bizden duyulması hoş olmayacaktır. • Sohbet esnasında imalı ifadeler kullanmaktan sakınalım, zira bu tür ifadeler diğer katılımcıların kafasında bizimle ilgili olarak soru işaretleri yaratabilir. • Konuşmayı tekelimize almayalım. Kısa, öz ve yerinde konuşmaya özen gösterelim. • Çok konuşmak kadar hiç konuşmamak da nezaketsizlik olarak algılanabilir. Eğer sohbet konusu ilgimizi çekmiyor veya yeterince zamanımız yok ise, kibarca müsaade isteyebilmeliyiz. • Katılımcıların hassasiyetini iyi gözlemleyerek, herhangi birini zor durumda bırakacak bir konuda konuşmamaya, onları incitecek şakalar yapmamaya özen gösterelim. • Sohbete olumlu yönde katkı sunmaya özen gösterelim. Sohbet esnasında çatışmaya gidebilecek konular gündeme geldiğinde olumlu katkılarla çatışmayı önlemeye gayret edelim. • Sohbet esnasında konuşmacıların sözlerinde art niyet aramamak, olabildiğince iyi niyetle yaklaşmakta yarar vardır. Sohbetin olumlu bir havada geçmesinde iyi niyetli bakış açımızın büyük bir katkısı olacaktır. • Sohbet esnasında konuşma yaptığımızda ayrıntılarda kaybolmamaya özen gösterelim. Bu durum diğer katılımcıların ilgisinin dağılmasına yol açabilir. • Davranışlarımızın, tavır ve hareketlerimizin daima alçakgönüllü, hoş ve zarif olması gerektiğini aklımızdan çıkartmayalım; çünkü “nezaket en güzel giysidir”.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...

Bu Yazının Yorumları

Son Yorumlar

Murat şenocak- 2 hafta önce

Yazan kişiye anlamlı geliyordur elbette ama bana hi... Senin Etkin

Burcu Biter- 3 hafta önce

Merhaba, uzun zamandır profilime bakmadığım için me... Sorgulama (Mutsuzluk Hali)

Emircan ERDAL- 3 ay önce

Merhaba, kelimelerin özenle dokunduğunu görmemek im... Sorgulama (Mutsuzluk Hali)
Daha Fazlasını Gör