Okuryazar / Yazılar / İran'ın Deizmle Laikliğe Sürüklenişi yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Muhammed ÇELİK
  • Kategori: Toplum, Deneme
  • Bu yazı Okuryazar’a 2 yıl önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 351
1 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
İran'ın Deizmle Laikliğe Sürüklenişi

İran'ın Deizmle Laikliğe Sürüklenişi

İran toplumunda pek yaygın olan bir itikat veya düşünce: DEİZM. Deizm itikadı veya görüşü son yıllarda ülkemizde de gündeme geliyor olması bazı kesimlerce ülkede izlenen siyasi ve dini politikalardan dolayı yaygınlaştığı dile getirilmektedir. Bu durumun ne kadar sağlıklı bir tespit olup olmadığı ise ancak tarafsız bir şekilde yapıla(n)cak araştırmalar ve tahkikat neticesinde netlik kazanabilir. Şimdi asıl konuya dönecek olursak: Deizm nedir? TDK buna şu şekilde cevap veriyor: "Tanrıya, yalnızca bir ilk sebep olarak kabul eden, evreni bir tanrının yarattığına inanmakla beraber, o yaratıcının evrene hiçbir müdahalesi olmadığını ve olmayacağını savunan, vahyi reddeden görüş". Türk Dil Kurumu'nun Deizm hakkında yaptığı tarif bu şekilde. Bu tarifin eksik yönlerinin olduğunu düşünüyorum. Bunun için yazıya İran'la devam edip Müslüman toplumlarda Deizmin nasıl bir hal aldığını örnek ve misaller üzerinden açıklayalım. İran'ın nüfusu yaklaşık 80 milyon… Başkenti Tahran ve nüfusu neredeyse İstanbul nüfusuyla aynı… Ülke nüfusunun %95'i Müslüman; %90'nı Şii nüfus… %5'i ise Sünni nüfus… Geriye kalan nüfus ise Yahudi, Hristiyan, Zerdüşt ve başka din ve fırka veya mezheplere tabii insanlar oluşturur. Dini açıdan İran nüfusunun genel tablosu bu şekilde. Müslümanlığın olduğu toplumlarda o toplumun her yönden en iyi olması gerekirken tam tersi bir durumun olması İslam dini takipçilerinin dini kendi çıkar ve menfaatleri için kullandıkları gerçeği hepimizce malumdur. Burada İran nüfusunun %95'nin Müslüman olması da bu gerçeklikle benzerlik göstermektedir. Örneğin ülkede idam, tecavüz, hırsızlık, kapkaççılık, yolsuzluk, hapis vakaları hiçbir zaman eksilmez. Böyle bir durumda ise istikrarsızlaştırılan bir toplumda insanları, kendilerine dayatılan veya annen-babalarından öğrendikleri bir dini, görünüş itibariyle terk edip farklı dini, tasavvufi veya felsefi akımlara yönelmelerini de kaçınılmaz kılıyor. Bu tür akımlara yönelenlerin çoğunu daha çok 1979'da yapılan İran İslam Devrim'den sonra doğanlar oluşturmaktadır. Bunun farklı nedenlerini sıralayabiliriz. Ama konun asıl kökünü teşkil eden etkenler belirlenip ortaya çıkartılırsa eğer, belki o zaman "Deizm" inanışı veya görüşü dindar veya muhafazakâr kesim arasındaki yaygınlığı da azaltılabilir. Burada Deizme karşı tavır takınma eğiliminde değilim ama dindar birinin farklı sebeplerden dolayı asıl inandığı inancı dezenformasyona uğratarak farklı bir inanış biçimini ortaya çıkarmasınadır asıl tepkim. Belki asıl tepkimin inanılan dinin dezenformasyona uğramış olmasınadır demem gerekirdi. Evet, yazının ilk paragrafında da belirttiğim gibi İran toplumu arasında böyle bir dini inanç veya dünyevi görüş oldukça pek yaygındır. En çok da gençler arasında böyle bir görüşün taraf buluyor olması ülkenin geleceği için son derece hassas bir konuyu arz etmektedir. Elbette İran İslam Cumhuriyeti, 1979'da yapılan devrim veya inkılapla birlikte dinin gençler arasında daha çok yaygınlaştığını ve namaz kılanların da çoğaldığını dile getirmektedir. Bu tespit devlet yetkilileri tarafından yapılan ve mollaların da çeşitli mahfil ve mekânlarda yaptıkları vaaz ve konuşmalarda sıkça üzerinde durdukları bir durumdur. Evet, doğrudur, ekalliyet durumundaki "müesses nizam" tarafından dile getirilmiş olması ve de dini inançlarının güçlü olması doğaldır. Ama İran toplumunun nabzı durumun aksini yansıtmaktadır. Bunun birinci sebebini Amerika'nın dayatmış olduğu ambargolardan dolayı fakirleşen halkın ekonomik durumunu örnek olarak verebiliriz. Bazılarına göre belki bu asıl neden de olmayabilir ama insanların inançlarındaki bozulmanın en önemli nedenini ekonomik sebeplerin oluşturduğunun söylemek de pek mümkündür. İnsanlar arasında gittikçe yaygınlaşan Deizmin asıl kökeninde ekonomik sebeplerin yattığı hepimizce aşikâr bir durumdur. Ekonomik yönden fakirleşen bir toplum fertlerinin dini inanışlarını da doğrudan etkiler. Tabii bu durum bir anda kendisini göstermeyebilir. Kaynağı ekonomik sebepler olan ve İslam diniyle de bağdaşmayan bu tür akımların zamanla kademe kademe kendiliğinden veya farklı odaklarca insanlar arasında yaygınlaştırılıp toplumun dini inançlarının bozulmasına neden olmaktadır maalesef. Ekonomi… ekonomi… ekonomi… İran'ı 40 yıldır avucunun içine alıp sıkan ambargo, İran toplumunun yapısında bazı önemli değişimlere de neden olmuştur. Öyle ki sırf din adamları, mollalar namaz kılıyor, oruç tutuyor diye bu ibadetleri yerine getirmeyen genç bir kuşağın İran toplumunda baskın olması insanları ister istemez farklı din veya akımlara yönelmelerini de tetikliyor. İran'da dinin farklı bir değişime uğraması ve Deizm'n yaygınlaşmasının tek nedeni ambargoların sebep olduğu ekonomik fakirleşme mi, başka hangi sebep var, bu sebep arasında nasıl bir bağ var gibi sorulara verilebilecek en önemli cevap: Toplumsal bir baskının ve özgürlüğün yok edilmiş olması. Toplumsal baskılar öyle bir hal almıştır ki artık üniversiteyi bitiren gençlerin çoğunun yaptığı ilk şey yurt dışına gitmek oluyor legal veya illegal olarak. Mecburi veya farklı sebeplerden dolayı ülkelerinde kalanlar ise kendilerine dayatılan zoraki bir hayatı yaşamak zorunda kalırlar. Bu açıdan İran toplumu hem ekonominin hem de özgürlüğün dibini görmüş durumda. Bu dibi gören bir toplumun fertleri tarafından ani ve fevri yeni hareket veya toplumsal olayların fitili de ateşlenebilmektedir. Bundan dolayı İran toplumundaki muhafazakâr ama Deizm görüşüne yakın insanların etkin varlığı gelecekte İran'ın laik olmasında laikliğin kilometre taşı şeklinde kendisini göstermesi de kuvvetle muhtemeldir. Bu durumu farklı bir şekilde ifade edecek olursa eğer; devlet yapısı itibarıyla Velayet-i Fakih sistemini ele alan şeriatçı-cumhuriyetçi İran'ın muhafazakâr –yaşantı ve görüş itibariyle laik- toplumu dıştan herhangi bir müdahale veya saldırıya uğramaması durumunda –ki bu çok uzak bir ihtimal- Deizm, Ateizm gibi görüş veya inançların ve tasavvufi veya tarikat mektepleri görünümündeki toplumsal oluşumlar İran'ın laik bir sisteme doğru evrim geçirmesine neden olabilir.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Murat şenocak- 23 saat önce

Yazan kişiye anlamlı geliyordur elbette ama bana hi... Senin Etkin

Burcu Biter- 2 gün önce

Merhaba, uzun zamandır profilime bakmadığım için me... Sorgulama (Mutsuzluk Hali)

Emircan ERDAL- 2 ay önce

Merhaba, kelimelerin özenle dokunduğunu görmemek im... Sorgulama (Mutsuzluk Hali)
Daha Fazlasını Gör