GENÇLİK VE KİTAP Teknolojinin gençleri esir aldığı bu çağda, onları esaretten ancak kitap okumanın özgürleştireceğini anlatmamız gerekir. Onları hayatın içine çekmemiz, kitap okuma alışkanlığı edinmeleriyle mümkün olabilir ve bunun için önlem almamız ve çaba göstermemiz gerekir. Geleceği emanet ettiğimiz gençlerin, kitap okuma alışkanlığı kazanması ve kitap okumayı zaman ve mekân olgusundan bağımsız hale getirerek bulundukları her yerin bir okuma alanı olabileceğini fark etmeleri gerekir. Okuma alışkanlığı edinmek kadar, neyi ve nasıl okumamız gerektiğini bilmek de önemlidir. Piyasada binlerce kitap var, okumak isteyen birisi için mutlaka bir kitap bulunmaktadır. Gençlik, isterse okuyabileceği bir kitabı bulabilir. Gençlerimizin düzenli olarak kitap okuma alışkanlığı kazanması gerekiyor. Kitap okumayan insanlar, neleri kaçırdığının farkında değiller. Oysa kitap okumak, topluma uyum sağlamaktır. Aileyi birleştirmek ve kaynaştırmaktır. Bilgili, kültürlü, konuşmasını ve ne söylediğini bilen, özgür olan ve toplumu yönlendirebilen bireyler yetiştirmektir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağını fark etmek gerekir. Gençler, huzurlu ve sakin bir ortamda okumanın tadını çıkarmalı ve birbirleriyle tanışma fırsatı bularak kitap sohbetleri geliştirmelidirler. Hatta kendi aralarında kitapları değiştirerek ve okudukları kitapların özetlerini birbirlerine anlatarak daha geniş bir dünya görüşü elde edebilirler. Herkesin mutlaka bir fikri olmalıdır ve bu fikir için mücadele etmelidir. Nedense, insanlar fikirlerinin değişeceğinden korktukları için farklı kitaplar okumak istemezler. Kendi fikirlerinin doğru olduğuna ve diğer tüm fikirlerin ise gerçekleri yansıtmadığını düşünürler. Bu durum, başlı başına insanların ne kadar cahil ve yetersiz olduğunu gösteriyor. Oysa kitap, ayırıcı değil, birleştiricidir. Kitap okumak, erdemliliktir; kötü düşüncelerden arınmaktır. Gençlik, kitap okuma faaliyetiyle, içinde yaşadığımız kültürün değerlerini bilen ve onlara sahip çıkan bireyler yetiştirmeye katkı sağlayacaktır. Gençlerin muhakeme gücünü, kendini ifade edebilme yeteneğini ve topluluk önünde konuşma becerisini geliştirmek, ancak okuma alışkanlığının kazandırılmasıyla mümkündür. Kitap okumada gelişen ülkeler arasında hemen hemen en son sıralarda yer aldığımızı düşünüyorum. Bazı hatırlatmalar yapalım: Almanya’da ilk beş yıllık eğitim süresince bir öğrenci ortalama 250 kitap okurken, bu rakam Türkiye’de sadece 12’dir. Bu sayılar bile, okumadığımızın bir kanıtıdır. Dünyanın diğer gelişmiş ülkeleriyle kıyasladığımızda, sonuçların ülkemiz için hiç de iç açıcı olmadığını görürüz. Böyle kaldığımız sürece, insanlarımız cahilleşir ve akşam televizyon haberlerinde birbirini öldüren bir toplum olduğumuzu hep birlikte izleriz. Cinsel istismarların, kadın cinayetlerinin ve insanların birbirlerini anlamadıkları için toplumu rahatsız eden boşanma olaylarının da haberlerde yer aldığını görmeye devam ederiz. Bu boşanma nedenlerinden dolayı insanların birbirlerini öldürmelerine şahit oluyoruz ve olmaya devam edeceğiz. Peki, bu ne zaman ve nasıl sona erecek? Tabii ki, hem bireysel hem de toplumsal olarak okuma alışkanlığını kazandığımızda olacak. Bu olumsuz gelişmeler hemen bir çizgi gibi sona ermeyecek, fakat gözle görülür bir azalma yaşayacağız. Kitap okuma, başkasına saygıyı da beraberinde getirir. Saygı ve sevginin olmadığı toplumlar yozlaşır ve başkasına muhtaç hale gelirler. Bunun için kitap okuyalım ve okuyanlara destek olalım. Kitap okumak özgürlüktür ve erdemliliktir. Mehmet ACIOĞLU