Bir aracın bütünlüğü, A noktasından B noktasına gidebilme yeteneğiyle ölçülür. Bu yeteneğin üzerine daha sonra güç, dış görünüş, konfor gibi diğer özellikler eklenir. Eğer bir araç gidemiyorsa, o artık araç değildir. Bir erkeğin bütünlüğü ise, sözünü söyleyebilme ve tutabilme becerisiyle ölçülür. Eğer bir erkek sözünü söyleyip yerine getirebiliyorsa, sonuçlar oluşturma ve sorumluluklarını yerine getirme kapasitesine sahiptir. Böyle bir insana güvenilebilir. “Sözünü tutmak” becerisinin anlamı, yalnızca zamanında gelmek ya da herkesin önünde verdiğin sözü tutmakla sınırlı değildir. Güçlü bir erkekten bahsettiğimizde, hayatını daha iyiye doğru değiştirme yetisine sahip birini kastediyoruz. Ve kendi hayatını değiştirirken başkaları için de bir değişim aracına, rehberine dönüşen birini... Erkek başlangıçta, ilişkilerinde ve işinde kendini şekillendirebileceği bir ham madde gibidir. Ancak bu şekillenmenin sonucu garanti değildir. Bu, sanata dönüştürülebilecek bir kil parçasına benzer. Ama aynı zamanda sadece bir kil parçası olarak da kalabilir. Kil parçalarının sanat eserine dönüşebilmesi için, hayatına etki edebilme, sonuçlar yaratabilme ve bu sonuçları yaşamın tüm alanlarında sürekli olarak iyileştirme becerisine sahip olunması gerekir. Peki, neden “sözünü tutma” becerisi bir erkek için bu kadar değerlidir? Her büyük sonuç, o sonucu yaratma kararıyla başlar. Bu karar, zihinde doğan bir düşünceyle, sonra da bu düşüncenin söz aracılığıyla dile gelmesiyle ortaya çıkar. Bu sözü başkalarına da söylemiş olsak, sadece kendimize de söylesek fark etmez. Söz, insanın düşüncesiyle sonucu arasında kurduğu köprüdür. Ve eğer bir erkeğin sözü boş ve önemsizse, sonucu da olmayacaktır. “Sözünü tutmak” yalnızca “İnsanlara verdiğim tüm sözleri yerine getiriyorum” demek değildir. Aksi halde, kimseye hiçbir söz vermemeyi tercih edip böylece hiç kimsenin sizi sözünüzü tutmamakla suçlayamayacağı kurnaz bir oyun başlatılabilir. Sözün gücü; yeni bir şey yapacağını söylemek ve bunu gerçekleştirmektir. Sezgisel olarak biliriz ki; eğer bir erkek, sözüyle dikkatini yaşamın farklı alanlarına yönlendirebiliyorsa ve zorluklara rağmen harekete geçiyorsa, sonunda mutlaka söylediği sonucu elde eder. Böyle bir erkek hem kendi gözünde hem de başkalarının gözünde otorite kazanır. Bu da özgüveni oluşturur yani daha önce yapmadığı şeyleri yapabileceğine dair içsel bir inanç... Söz, özgüvenin doğuşudur. Özgüven, hayattaki başarılı sonuçların birikimiyle oluşur. “Vücudumu forma sokacağım” dedin yaptın. “Gelirimi artıracağım” dedin başardın. Ve bunu ne kadar çok yaparsan, gelecekte de başarabileceğine olan inancın o kadar güçlenir. Aslında güçlü erkek, her şeyi başarabilen değildir. Güçlü erkek, uzun süre boyunca bir şeyleri başaramasa bile bu durumu yolundan sapmak için bir gerekçe olarak görmeyendir. Sözünü tutmaktan vazgeçmeyendir. Böyle biri, sonunda mutlaka hedeflerine ulaşır.