Orman yangınları yüreğimizi yakıyor. Neden yeterince akıllı ve planlı hareket etmiyoruz? Ülke olarak yeterince akıllı ve planlı hareket etmiyoruz. İklim değişiyor, küresel ısınmanın yakıcı sonuçlarını her yıl daha derinden hissediyoruz. Orman yangınları artıyor, akciğerlerimizi kaybediyoruz. Göllerimiz ve sulak alanlarımız kuruyor. Ama biz, her şeyin eskisi gibi olacağını zannedip, palyatif önlemlerle durumu geçiştirmeye çalışıyoruz. Her yıl aynı yürek yakan görüntülerle sarsılıyoruz. Can havliyle koşturuyor, ya da televizyon başında ve sosyal medyada üzülmekle yetiniyoruz. Bağırıyor, çağırıyor, yakınıyoruz. Fakat bir yandan da toplum olarak rant hırsından geri durmuyoruz. Kırsal alanlara sahip çıkmıyor, işlemeden bırakıyoruz. Büyük şehirlerde bir avuç toprak gördüğümüzde ise hemen gökdelen dikme hayali kuruyoruz. Oysa milyonlarca insanın üst üste yaşadığı yerlerde su problemi, ulaşım sıkıntısı, hava kirliliği, yağmur yağmamasından ya da aşırı yağmasından kaynaklı altyapı sorunları bizleri her geçen gün daha da kuşatıyor. Toplum olarak, gerek genel gerekse yerel yönetimler düzeyinde aklımızı başımıza devşirmez; lüks, şatafat, zengin olma tutkusu, rant, vurgunculuk ve kayırmacılık gibi ahlaki hastalıklardan sıyrılmazsak, kayıplarımız her yıl artarak devam edecek. Gerçekten, bu gidişatı göremeyecek, fark edemeyecek kadar ferasetten uzaklaşmış olabilir miyiz? Peki ne yapmalıyız? Her şeyden önce dürüst ve samimi biçimde birbirimizle konuşmayı başarmalıyız. Böyle olursa, sorunların çorap söküğü gibi çözüldüğünü ve çok daha yaşanabilir bir toplum haline geldiğimizi göreceğiz. Bunun için bütüncül bir bakış açısına ihtiyacımız var. Bir yanda atıl işgücü —yani çalışabilecek durumda olup istihdam edilemeyen insanların oranı %30’lara dayanmış— öte yanda ise ormanlarımız yanıyor, orman işçileri can veriyor. İnsanın yüreği parçalanıyor. Ormanlarımızı, canlarımızı, hayvanları, kurdu kuşu, akılsızlığımız ve plansızlığımız yüzünden acı içinde kaybediyoruz. Cennet ülkemizde adeta cehennemi yaşıyor ve yaşatıyoruz. Benim imkânım, yetkim olsa: - Her 5-10 dönümlük alana bir gözetleme kulesi kurar, on binlerce insanı istihdam ederim (elbette işin uzmanlarının görüşleri doğrultusunda). - Teknolojik gözetleme araçlarını etkin biçimde kullanırım. - Yangın söndürme sistemlerini kara, hava ve diğer tüm olanaklarla çok daha verimli hâle getiririm. - En önemlisi, yüksek gerilim hatlarını bir gün bile geçirmeden en güvenli şekilde yer altına alırım. - Ve elbette işin ehli insanları dinler, çalışanları sürece katar, vatandaşları da karar ve uygulama aşamalarına dahil ederim. Ölümden gayrı her şeyin bir çaresi var. Yeter ki aklımızı kullanalım, birbirimize danışalım. Hayatı korumak ve değerli kılmak için hep birlikte harekete geçelim. Üzgünüm, hem de çok... Bu söylediklerimiz olmayacak şeyler değil. Aksine, bunları ve daha fazlasını zaten biliyoruz ve yapabiliriz. Yeter ki işi savsaklamayalım, birbirimize ve işin uzmanlarına soralım, danışalım ve el ele verip hayata geçirelim. Yangında hayatını yitiren orman işçilerimiz, gönüllüler... Kelimeler kifayetsiz kalıyor... Ailelerine sabır diliyorum. Öte yandan yangınlarda yitirdiğimiz masum hayvanlar, bitkiler, binlerce, belki milyonlarca canlı... Hepsinin acısını yüreğimizde hissederek artık akıllı, planlı hareket edelim. Sevgilerimle...