Okuryazar / Yazılar / Çarpık Cümleler #5 – Ben Kimim ve Kaç Kişiyim? yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: MUSTAFA KALFA
  • Kategori: Toplum, Deneme
  • Bu yazı Okuryazar’a 1 ay önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 143
3 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Çarpık Cümleler #5 – Ben Kimim ve Kaç Kişiyim?

Çarpık Cümleler #5 – Ben Kimim ve Kaç Kişiyim?

Eskiden “kendini bulmak” bir yolculuktu. Şimdi kimliğimiz, story filtresiyle değişen bir moda. Sabah kalkınca aynaya bakıyorsun, “Bugün hangi versiyonum sahneye çıkacak?” diye düşünüyorsun. Çünkü “ben” dediğin şey, bazen rakip, bazen unutulmuş, bazen kendiyle kavgalı maskelerin toplamı. Sabah yoga yapan kişiyle, akşam cips yiyen kişi aynı bedende. Öğle vakti pozitif enerji saçanla, gece battaniye altında depresif rap dinleyen arasında tek ortak nokta: Wi-Fi şifresi. Sosyal medyada paylaştığın o mükemmel hayatın, pijamalarla saklanmaya çalışan bir klonu var. İş yerinde robot gibi çalışan, arkadaş grubunda şakacı, yalnız kaldığında düşüncelere gömülen başka biri... Artık kimlik durağan değil; akışkan, düzenli güncellenen, filtrelenmiş bir “kişilik galerisi”. “Ben kimim?” sorusu bir arayış değil artık. Bu, bazen bir tiyatro oyunu, bazen trajikomik bir simülasyon. Bir gün özgür ruhu oynuyorsun, ertesi gün “zorunlu yetişkin” görevine dönüyorsun. Instagram’daki ışıltılı yüz, gerçek hayattaki gözaltı torbalarıyla çelişiyor. Ama sorun değil. Filtre var. Gerçek benlik? Belki de apartmanın unutulmuş bodrum katında, ışığı yanmayan bir odada. Orada mı hâlâ? Emin değiliz. Binlerce yüz arasında savruluyor, ruhun yön tabelası olmayan bir lunapark gibi: döner, ışıklı ama çıkışı yok. Her versiyon başka bir sen, ama hepsi tek bir zihnin içinde sıkışmış. Ve o zihin, artık çok sesli bir tiyatroya dönüşmüş durumda. Bir sahnede kahkaha, diğerinde fısıltıyla kriz. Bir yanda “sen harikasın!” diyen iç ses, diğer yanda “niye böyle oldum?” diyen öbür sen. Bazen kendini bir kirpi gibi hissediyorsun, bazen sahte peluş bir oyuncak ayı gibi. Dışarıdan baktığında tutarlı bir figür gibisin ama içeride tam teşekküllü bir psikodrama var. Yapay zekalar bile kimlik krizine girerken, biz hâlâ gerçeklik ile kendi yarattığımız versiyonlar arasında savruluyoruz. Ve unutma: Kimlik bir giysi değil. İstediğinde çıkarıp takabileceğin bir aksesuar değil. O, senin içinde büyüyen, bazen seni boğan bir orman. Bir orman ki... içinde kendini ararken bulduğun şey, algoritmanın sana önerdiği başka bir “sen” olabilir.
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emre Bağce- 1 hafta önce

Yorumunuz için teşekkür ederim Mehmet Ali Bey. Var... Neden Yabancıya Ucuz, Türk'e Pa...

Mehmet Ali Zengin- 1 hafta önce

Gayet açıklayıcı ve bilgilendirici bir yazı okudum.... Neden Yabancıya Ucuz, Türk'e Pa...

Mirze Mirzelioglu- 1 hafta önce

Bütçe açığı için yüksek faizle borçlanma, kamudaki... Neden Yabancıya Ucuz, Türk'e Pa...
Daha Fazlasını Gör