Okuryazar / Yazılar / Başkalarının sizi tanımlamasına izin vermeyin yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

4 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Başkalarının sizi tanımlamasına izin vermeyin

Başkalarının sizi tanımlamasına izin vermeyin

Hepimizin insanlardan övgüye, minnettarlığa, değerlerimizin tanınmasına ve insan olarak hakkımızda iyi bir görüşe ihtiyacı var. Bu olmadan, yaşamın gerçekleşmiş olduğu düşünülemez. Biz bu görüşlere bağlıyız. Elbette iltifatlar havuzunda yüzmek harikadır, hatta mümkünse ki mümkün sık sık en yakınlarınıza iltifat etmelisiniz, kıymetini anlamalı ve detayları fark etmelisiniz. Ancak bu yazıda konumuz iltifatlar veya eleştiriler değil, kendimize karşı olan görüşümüz. Sonuçta başkalarının görüşlerinin, bizim nasıl insanlar olduğumuzu tanımlamasına izin veremeyiz. Bir kişi olarak kendinize ilişkin değerlendirmenizde üçüncü tarafların görüşlerine güvenemezsiniz. Ne tür bir kadın olduğunuzu ve neler yapabileceğinizi yalnızca siz biliyorsunuz. Size sizden başka kimse fiyat koyamaz, değerinizi belirleyemez. Geri bildirim olarak onların fikirlerine ihtiyacımız var, ancak kendinizle ilgili asıl fikir sizin kendi fikrinizdir. Kim olduğunu ve kim olman gerektiğini yalnızca sen biliyorsun. Vicdanınız sizin pusulanızdır.. İnsanlar bizi, bizimkinden farklı olabilecek, hayata dair inanç ve fikirlerinin prizmasından görüyorlar. Sanki bize elbiselerini giydiriyorlar ve üzerimize yakışmazlarsa da bizi eleştiriyorlar. Onlara neden inanıyoruz? Çünkü bu dünyaya ilk geldiğimizde kim olduğumuzu bilmiyoruz. Bu nedenle ebeveynlerimizin, öğretmenlerimizin ve arkadaşlarımızın bizi yargılamasına ve fikirlerini ifade etmesine izin veririz. Böylece yavaş yavaş toplumda ve dolayısıyla sosyal yalanlarda yaşamaya alışmaya başlıyoruz. Ve sonucunda kendimiz olabilmekten ve etrafa ışık saçmaktan korkuyoruz, ışığımızı yavaş yavaş kısıyoruz ve zamanla tamamen sönüyor. Kendi içinizdeki ışığınız sönmesine izin vermeyin, solmayın. Renkli renginizden korkmayın, kendiniz olmaktan, kendi karanlık tarafınızdan korkmayın. Hepimizin çocuklardan öğrenecek çok şeyi var. Onlar oldukları gibiler, kendilerini olmadıkları gibi göstermek için enerji ve zaman harcamıyorlar. Onlara göre iyi ve kötü yok. Ayıp yok. Doğru yanlış yok. Hisleri saklamak yok. Kızınca ağlarlar, duygularını bastırmadıkları için onları iki dakika geçmeden gülerken buluruz. Kendi dünyalarında yaşıyorlar. Hissettikleri ve oldukları gibiler, Mevlana'nın dediği gibi. Onlar uyuma sahipler (congruent). Congruent, her insanın öğrenmesi gereken bir yetenek ve özellik benim için. Anlamı ise kısaca, söyledikleriniz ile düşünceleriniz, düşünceleriniz ile hisleriniz ve hisleriniz ile haraketlerinizin uyumu. (Zira beyin 4 ayrı senaryoyu bir arada tutmakta zorlandığı için congruent yani uyum çok önemli.) Konumuza dönecek olursak; Başkalarının yolunuzu belirlemesine izin vermemelisiniz. Mesela genel olarak motivasyon koçlarının sık sık verdiği bir tavsiye var "Hayatınızda değerli bir şey yapmaya karar verirseniz, arkadaşlarınıza veya ebeveynlerinize danışmayın. Yalnızca bu alanda zaten başarıya ulaşmış olan insanlara danışmalısınız. Yanlış adımlara karşı teşvik edecek, yardım edecek ve uyaracaklar." ben buna kısmen katılıyorum çünkü burada yine önemli bir nüans var ki herkesin senaryosu ve yolculuğu farklı. Herkesin bilinçlerindeki tutumlara göre durumlar ve sorunlar karşısına çıkar. Birisi tereyağında kayar gibi giderken, aynı yolu kısıtlı tutumlarda yaşayan insan için inişli çıkışlı zor bir yolculuk olur. Bu yüzden kendinizi dinlemek ve en önemlisi kendinize ve hayallerinize inanmak çok mühim. Bir de kendi numerolojinizi bilmenin büyük katkıları oluyor tabiki, kendinizi anlamak için. Bende öyle oldu. Başkalarının kendiniz hakkındaki görüşlerini haklı çıkarmanıza veya çürütmenize gerek yok. Bu çok yorucu bir eylemdir. Aşırı övgü eleştiri kadar tehlikelidir Ünlü sanatçıların yıldızların hızla havalandığı, balon gibi şiştiği ve ardından aynı hızla çöküp düştüğü birçok hikayeyi herkes bilir. Şöhreti kaldıramadılar çünkü başkalarının onlar hakkında söylediklerine ve düşüncelerine ciddi biçimde inanıyorlardı. Kendilerini ve alanlarını koruyamadılar, aslında tek sıkıntı burada. Herhangi bir hıyar ya da eleştiri, şişmiş özgüvenlerini patlattı ve onlarda kendilerinin de patladıklarına inandılar. Başkalarının görüşleri bizi ilgilendirmelidir, ancak yalnızca yaptıklarımıza bir yanıt, bir yanıt oldukları sürece. Yaptığımız işi kimse beğenmiyorsa bir şeyleri yanlış yapıyoruz demektir. Yükseltmeniz (güncellemeniz) ve tekrar tekrar farklı şekilde denemeniz gerekir. Ve eğer işe yaramazsa, bu konuyu bırakıp unutmak daha iyidir, tabi inanmıyorsanız. Aynı şekilde kafanızı duvara vurmayın. Farklı şekillerde denemelisiniz, şu şekilde ve bu şekilde. Doğru tepki, bir şey yaptığınızda ve dolayısıyla hem sevgiyi hem nefreti, hem övgüyü hem eleştiriyi çektiğiniz zamandır. Yani her şey yolunda. Aynı ruhla devam edin. Eleştiriden korkmayın, övgüye çok fazla inanmayın, her şeyi ciddiye almayın. Sizin olan yol, kolay olandır, sanki Allah size tüm kapıları açıyormuş gibi bir kolaylık.. Durmadan bir yolda tüm kapılar kapanıyorsa biraz durulun ve iç dünyanıza bakın, tutumları keşfedin..
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
İnfoCheri imzasında diyor ki;

Bilgi Deponuz

İnfoCheri'nin Profili İnfoCheri'nin Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Emre Bağce- 1 gün önce

Teşekkür ederim Murat Bey, var olun:-) Kapitalizm ve İdeolojilerin Ada...

Murat şenocak- 5 gün önce

Son böl0m yazının özeti olmuş hocam. Elinize emeğin... Kapitalizm ve İdeolojilerin Ada...

Murat şenocak- 5 gün önce

Her insan kitap yazamaz belki, her insanın ardından... Çürümek
Daha Fazlasını Gör