Site içi Arama
Site içerisinde ayrıntılı arama yapabilmek için üye olmanız gerekmektedir.

Türkoloji Araştırmaları
- Yazar: Haktan Kaplan
- Kitap Türü: E Kitap Oku, PDF Kitap indir, Türk Tarihi
- Gösterim: 62
- Yazar: Haktan Kaplan
- Kitap Türü: E Kitap Oku, PDF Kitap indir, Türk Tarihi
- Yayınevi: Özgür Yayınları
- İlk Basım Tarihi: 2025
- Sayfa: 122
- ISBN: 978-625-5958-45-7
- Gösterim: 62
- Bu kitap Okuryazar’a 1 ay önce eklendi ve şu anda 0 yorum bulunmaktadır.
Türkoloji Araştırmaları
Türkoloji Araştırmaları - Editör: Haktan Kaplan Pdf E-kitap Oku / İndir
Haktan Kaplan'ın editörlüğünü yaptığı Türkoloji Araştırmaları kitabı Okuryazar'ın dijital kitaplığında. Pdf e-kitap olarak okuyabilir, dilerseniz indirebilirsiniz.
Türkoloji Araştırmaları Hakkında
19. ve 20. yüzyıllar Türkoloji araştırmaları açısından tarihin en parlak devrileri olarak bilinmektedir. Türklere dair dünyanın çok farklı coğrafyalarında tarihî, arkeolojik, edebî, folklorik, mitolojik vb. araştırmalar ve keşifler Türkoloji bilimine verilen önemin artmasına vesile olmuştur. Bu keşiflerin yanında genç Türkiye Cumhuriyeti’nin millî varlığını kurmak ve ulus devlet yapısını sağlamlaştırmak için kurulan Türk Dil ve Türk Tarih kurumları da dünyadaki Türkoloji araştırmalarını hem takip etmiş hem de araştırmacılarla Türkiye Cumhuriyeti arasında kopmayan bir bağ kurulmasına vesile olmuştur. Dünyadaki Türkoloji çalışmaları, Türk dili, tarihi ve kültürünün yanında pek çok akademik disipline dair konuların araştırılması ve incelenmesiyle ilerlemektedir. Diğer milletlerin Türklerle kurduğu ilişkiler, tarihsel süreçte siyasi, ekonomik veya toplumsal nedenler ve bunların sonuçları Türkoloji araştırmalarını doğrudan veya dolaylı olarak etkilemiştir. Bu etkilenmelere baktığımızda Türkoloji çalışmalarının zaman zaman sekteye uğradığı görülecektir. Günümüzde Türkolojiye verilen önemin XX. yüzyıla kıyasla giderek azaldığı bilinmektedir. Elinizdeki bu çalışmada bu durum gözetilerek Türk dili, Türk edebiyatı, dil bilimi, Türk tarihi, Türk kültürü ile Türk halkları alanlarında yeni ve özgün konularda bilimsel ölçütler içerisinde kültürel, bilimsel birikim ortaya konulmak istenmiştir. Kitapta alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanmış Türk halklarının dilini, kültürünü, Türk âşıklık geleneğini, Türk atasözlerini ve Türklere ait tıbbî folklor anlayışı ele alınmıştır. Bu çalışmaların Türk kültürüne ve Türkoloji araştırmalarına farklı bir bakış açısı kazandırmasını temenni ediyoruz.
Türkoloji Araştırmaları - İçindekiler
Kitap içindeki 5 yazıya dair ayrıntılı bilgiler aşağıda yer alıyor.
Geçiş Dönemi Kazan Tatar Türkçesi ve Dil Tartışmaları Bağlamında "Tönler" Adlı Hikâye Üzerine Bir İnceleme
Ahmet Özdemir
XIX. yüzyılın sonları ve XX. yüzyılın başları, Rusya'daki Türk halklarının Batı'nın aydınlanma felsefesinden etkilenerek eğitim ve kültür alanında reformlara giriştiği bir dönemdir. Bu dönem, aynı zamanda Kazan ağzı merkezli gelişen Tatar Türkçesinin edebî bir dil olma sürecidir. Bu süreçte Kazan Tatarları arasında dil, edebiyat ve kimlik tartışmaları başlamış, özellikle Tatarcılık ve Türkçülük akımları arasında süregelen tartışmalar, yazı dilinin ölçünlü bir hâl alma sürecini etkilemiştir.
Bu bağlamda çalışmada, 1910 yılında Kazan Matbaa-i Kerimiye tarafından Arap harfli yazı dili geleneği ile yayımlanmış Tönler adlı hikâye ele alınmıştır. Yazarı Şulgin, mütercimi ise Latif Mustafa olan hikâyede Tatar halkının günlük yaşamı ve sosyal yapısına dair önemli izler bulunmaktadır. Dil özellikleri açısından dönemin geçiş sürecini yansıtan unsurlar içeren hikâye; imla, yapı bilgisi ve sözcük dağarcığı çerçevesinde bugünkü Kazan Tatar edebî dili ile karşılaştırılarak incelenmiştir. İncelemede o dönemde edebî dilin henüz tam olarak standart bir hâl almadığı ve hikâyenin büyük ölçüde dilde Tatarcılık anlayışıyla yazıldığı görülmüştür.
Tönler üzerine yapılan bu çalışma, Kazan Tatar Türkçesinin edebî bir dil olarak şekillenme sürecini ve Kıpçak kolunda yer alan diğer çağdaş Türk lehçelerinin geçiş dönemi özelliklerini anlamak açısından örnek olması ile alana katkı sağlayacaktır.
Eski Türkçe Konusuna Bibliyometrik Bir Yaklaşım
Murat Aka
Eski Türkçe konu alanı bakımından Türklük bilimi araştırmalarının en temel alt çalışma alanlarından biri olarak öne çıkmaktadır. Bu alan yaklaşık yüz elli yıldır arkeoloji, dil bilimi, tarih, folklor, edebiyat, sanat tarihi, din ve dinler tarihi, hukuk, siyaset bilimi, paleografya, sosyoloji gibi bilim dallarından olmak üzere yerli ve yabancı pek çok araştırmacının daima ilgisini çekmiştir. Eski Türkçe Orta Asya'da 7. ile 13. yüzyıllar arasında gelişim göstermiş Türk yazı dilinin en eski evresini oluşturmaktadır. Bu dönem kendi içerisinde tarihsel olarak sırasıyla Eski Türk Yazıtları, Eski Uygur ve Karahanlı Türkçesi olmak üzere üç alt döneme ayrılır. Bu çalışmada "Eski Türkçe", "Eski Türk Yazıtları", "Eski Uygur Türkçesi" ve "Karahanlı Türkçesi" anahtar kelimeleri üzerinden ilgili konu alanına giren Web of Science (WoS) yayınları VOSviewer programı da kullanılarak bibliyometrik yöntem ile analiz edilmiştir. Bibliyometri yayınların yazar, yıl, atıf, anahtar kelime gibi parametreleri üzerinden çalışmaların seyri hakkında değerlendirme yapmayı mümkün kılan bir analiz yöntemidir. Bu sayede Eski Türk dili çalışmalarının genel temayüllerinin ve gelecek beklentilerinin ortaya konulması ve ayrıca çalışmanın Türklük bilimi araştırmaları tarihine de katkı sunması hedeflenmiştir. Çalışmanın sonucunda Eski Türkçe ile ilgili yayın ve atıflarda 2007-2008 yıllarından sonra artış gösterdiği, yayınların ağırlıklı olarak Eski Türk Yazıtları ile Eski Uygur Türkçesi alt konu alanlarında yoğunlaştığı gözlenmiştir. Ayrıca ilgili konu alanında Türkiye adresli yayın ve araştırmacıların da oldukça etkili olduğu görülmüştür.
Türk Atasözlerinde Toplumsal Cinsiyet: İdealize Edilen Kadın Kimliği Üzerinden Erkekliği Okumak
Nebile Eroğul
Türk atasözleri, toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren ve ataerkil normları sürdüren dilsel bir yapı sergilemektedir. Bu araştırmada, atasözlerinde idealize edilen kadınlık ve erkeklik temsilleri incelenerek kadın ve erkek arasındaki toplumsal cinsiyet ilişkileri ele alınmaktadır. Atasözleri, kadınlığı fedakârlık, itaat, namus, annelik ve ev içi rollerle tanımlarken, kadınları belirli kalıplara hapsetmektedir. Kadın, edilgen, nazlı ve aile büyüklerinin yönlendirmesine muhtaç bir kimlik olarak idealize edilmektedir. Erkeklik ise güç, cesaret, otorite ve namusun korunmasıyla ilişkilendirilerek ataerkil düzenin sürdürücüsü olarak inşa edilmektedir. Atasözleri, erkekliği toplumsal yapının lideri olarak tanımlarken kadını daha çok destekleyici bir konuma yerleştirmektedir. Örneğin "Baba vergisi görümlük, koca vergisi doyumluk" atasözü, kadının ekonomik bağımsızlığını yok sayarak onun babaya ve kocaya bağımlı bir yaşam sürmesini doğal bir düzen olarak sunmaktadır. Benzer şekilde, erkeğinin başarısını destekleyen bir kimlik olarak konumlandırılan kadın, toplumsal hayatta arka planda yer almaktadır. Bu durum, toplumsal normların sürdürülebilirliğine katkı sağlarken kadınların özgürleşme süreçlerini sınırlamaktadır. Günümüz toplumunda, atasözleri ve kalıp yargılar hâlâ güçlü bir etkiye sahiptir. Kadınlar özgürlük ve eşitlik mücadelesi verirken, ataerkil ideoloji toplumsal yapıda belirleyici olmaya devam etmektedir. Kadınlık annelikle, erkek çocuk doğurmakla, kanaatkârlıkla ve ev içi sorumluluklarla tanımlanırken, erkeklik liderlik ve otoriteyi içeren bir statü olarak sunulmaktadır. Bu söylemler, toplumsal cinsiyet eşitliğini engelleyen unsurlar olarak varlığını sürdürmektedir. Dil, toplumsal değerleri inşa eden ve aktaran en önemli araçlardan biridir. Atasözleri gibi söylemler aracılığıyla toplumsal cinsiyet rolleri nesilden nesile aktarılmakta ve eşitsizlik pekiştirilmektedir. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için dilin eleştirel bir yaklaşımla yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Atasözlerinin sorgulanması ve dönüştürülmesi, kadın ve erkek kimlikleri arasındaki eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik önemli bir adımdır. Alternatif söylemler geliştirmek, bilinçli bir dönüşüm yaratmak açısından elzemdir. Toplumsal cinsiyet eşitliği doğrultusunda, dildeki kalıpların değiştirilmesi ve yeni anlamlar inşa edilmesi, kadınların ve erkeklerin eşit haklar ve fırsatlar içinde yaşayabileceği bir toplumsal düzenin oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.
Âşık Hasan Hüseyin Erden’in Şiirlerinde “Garip” Mahlası ve “Garip” Olgusu
Betül Demiralma
Geçmişi eskilere dayanan Türk şiiri, Türklerin İslamiyet'i kabul etmesinden sonra kendi içinde bazı sınıflara ayrılmış, bugün ise varlığını farklı edebî zümreler içinde devam ettirirken gittikçe zenginleşmiştir. Temeli, İslâmiyet öncesi döneme ait olan ozanlık geleneğine kadar uzanan halk şairliği 15. yüzyılın sonlarından itibaren "âşık" terimi kullanılmaya başlamıştır. Ozan-baksı geleneği esas alınarak temeli atılan âşık tarzı şiir geleneği günümüze kadar Türk edebiyatının en zengin kollarından biri haline gelmiştir. Türk boylarında farklı isimlerle anılan âşık tarzı şiir geleneğinin temsilcileri günümüzde Anadolu'da ve Azerbaycan'da "âşık" olarak adlandırılmaktadır. Bu âşıklar farklı kültür dairelerinde yetişmiş ve güçlü bir şiir anlayışı meydana getirmişlerdir. Bu şiir geleneğinde çeşitli değişimler ve dönüşümler meydana gelmekle birlikte varlığını günümüze kadar sürdürmesini de sağlamışlardır. Bu değişimlerle birlikte zamanla yüzyıllar içerisinde âşık tarzı şiir geleneği oluşmaya başlamış ve kendine özgü kuralları ve icra biçimi oluşmuştur. Âşık edebiyatı geleneği, Türk toplumunun sosyal ve kültürel yapısı, tarihî süreçleri, kültürel etkileşimleri gibi etkenlerinin yanı sıra dinî yapısının etkisiyle gelişmiş ve kendine has bir yapı ortaya koyarken; âşıklık geleneğini icra eden âşıklar da hem kendi iç dünyalarını hem de toplumun değer yargıları ve inançlarını şiirlerine yansıtarak kimi sadece sözle kimi de hem sazıyla hem de sözüyle dile getirmişlerdir. 16. yüzyıldan günümüze kadar gelişen âşıklık geleneği Türk saz şiiri ve âşıklık geleneği saz çalma, âşık karşılaşmaları gibi icraların yanı sıra mahlâs almadan oluşmaktadır. Âşıkların sanatlarını icra ederken bu geleneği uydukları görülmektedir. Âşıklar gelenekte benzer özellikler taşımalarına rağmen bazı özellikleriyle diğer âşıklardan farklılıklar göstermektedirler. Çalışmamızda konu edindiğimiz mahlas âşık ve şairlerin şiirlerinde kullandıkları takma ad veya ikinci isimdir. Halk şiirinde mahlas kullanmak gelenek halini almıştır. Âşıklar çeşitli olaylar karşısında mahlas olarak değişik isimler tercih ederken bazen de ad, soyad veya her ikisini de mahlas olarak kullanmaktadırlar. Şiirin son dörtlüğünde kullanılmakta olan mahlaslar şiirin kime ait olduğunu göstermektedir. Âşıklık geleneğinde mahlas kullanma tapşırma olarak da adlandırılmaktadır.
Tıbbî Folklor Uygulamaları
Miyase Güzel Yanpınar
Tıbbî folklor halk biliminin inceleme alanlarından biridir. İnsanoğlunun varoluşundan itibaren başlayıp bugüne kadar devam eden bir araştırıma ve çalışma alanıdır. Sağlık problemleri yaşayan insanlar geleneksel tedavi yöntemlerine başvurarak hastalıklarına çare bulmaya çalışmışlardır. Denenmiş olan ve olumlu sonuçlar veren bu yöntemler zamanla bazı değişim ve eklemelerle birlikte nesilden nesle aktarılıp varlığını korumaya devam etmiştir. Bugün insanların hastalıklara, modern tıbbın yanı sıra herhangi bir tedavi merkezine başvurmadan kendi yöntemleriyle sağaltma yaptıkları bazen de kutsal kabul edilen ziyaret mekânlarına başvurdukları görülmüştür. Ayrıca kutsal bir güce sahip olduğuna inanılan ocaklara da gittikleri bilinmektedir.
Artan ve nedeni saptanamayan rahatsızlıkların giderilmesi için başvurulan yöntemler "tıbbî folklor" adı altında kümelenmiştir. Bu tedavi oturumları alanında uzman ocaklı kişiler tarafından yapılmaktadır. Anadolu'nun tampon bir bölgede bulunması bu coğrafyada birçok gelenek, görenek ve inanışın da yaşanmasına aracı olmuştur. Tıbbî folklor da bu inanış yapısından yalnızca bir tanesidir. İnsanlar edindikleri tecrübeler sayesinde kendilerinde oluşan hastalıkları, dinsel/büyüsel unsurlarla ve çeşitli materyallerle gidermek istemiştir. Bu çalışmada tıbbî folklor sisteminin dünü ve bugünü hakkında bir değerlendirme yapılmıştır. Devamında hayvansal, madensel ve bitkisel materyallerin Türk kültüründeki bağlantısı ve tıbbî folklor ile olan ilişkisi açıklanmıştır.
Konu: Türkoloji Araştırmaları Haktan Kaplan Türkoloji, Türk dili, Filoloji E-kitap oku, E-kitap indir, Pdf kitap oku, Pdf kitap indir