Geçelim, 'KADIN-ERKEK EŞİTTİR', 'KADIN HAKLARI' vs vs vs. cümlelerini... Bu dünyada kadına en büyük şiddeti yine maalesef ki başka bir kadın uygulamakta. Mesela "GÜZELLİK" algısı... Erkek beyni gibi karmaşık olmayan, gayet düz mantık bir beynin "GÜZELLİK" ile ilgili düşüncesini şekillendiren beyin, detaycı beyin olan kadın beynidir. Bu yüzden 'kendini karşı cinse beğendirmeye çalışan kadın' tabiri yanlıştır. Beğendirilmeye çalışılan ve yarışta olunan yine hem cinslerdir. Öyle ki, birbirlerinin kilo alıp vermelerinin takibini yapan, altın borsası gibi gram gram kilo borsasını takip eden kadınlar var. Her vücudun farklı yapıda olduğunu, herkesin kendi vücudu ile öncelikle barışık olup ardından sadece sağlıklı bir beslenme biçiminde hayat sürmesi gerektiği bilinmelidir. Metabolizması hızlı olan, istediğini istediği kadar yese de kilo almayan her kadın vücudu sağlıklıdır diyemeyiz. Ne "sağlıklı vücuda sahip olmak için dal gibi olun" diyebiliriz ne de "zayıf kadın her zaman sağlıklıdır." Obezitenin %80 i psikolojik sorunları olan insanlarda ortaya çıkmakta. Ve yine aynı oranda insan obeziteden dolayı psikolojik tedavi görmekte. Bunun da en büyük nedeni toplum baskısı ve beğenilmeme duygusudur. Anoreksiya ve Bulumia dediğimiz yeme bozuklukları artık her 5 kadından 2 sinde mevcut. Maalesef... TV , sinema sektöründe her daim başrol olan zayıf, estetikli kadın figürü içten içe izleyen genç kızın ve kadının zihninde bir yerlerde de başrol... Bu nedenle zayıflama takıntısının getirdiği sonuçlar, kadınları inanç meselesine takılmadan rahatlıkla estetik operasyonlar silsilesine götürüyor. Botulinum zehrini vücuduna enjekte ettiren, adına botoks diyerek olayı bir estetikten ziyade herkesin yaptırması gereken bir işlem olarak vurgulayan insanlar furyası gibi... Doğa için ağaç dikip, doğallığımızı bozmak için ise her yolu deniyoruz. KENDİ OLAN, DOĞAL KALAN KADINLARA SELAM OLSUN!