Okuryazar / Yazılar / Gazeteciliği Değil, Önce Gazeteciyi Konuşalım yazısını görüntülemektesiniz.

Bu bölümde yer alan yazılar Okuryazar üyelerinin; profillerinde, çeşitli kategorilerde yazdıkları bireysel yazıları, deneme, şiir, öykü, makale, bilimsel araştırma vb. tarzda yazdıkları yazılar ile oluşturulmaktadır.

  • Yazar: Emre Bağce
  • Kategori: Toplum, Medya
  • Bu yazı Okuryazar’a 3 saat önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
  • Gösterim: 26
2 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Gazeteciliği Değil, Önce Gazeteciyi Konuşalım

Gazeteciliği Değil, Önce Gazeteciyi Konuşalım

Gazeteciliğin sorunları, gazetecilerin yaşadığı sorunlardan bağımsız değil. Gazetecilerin o kadar çok sorunu var ki. 1) Başta geçim derdi: Gazetecilerin tatminkâr, saygın bir gelire sahip olması ekonomik açıdan olduğu kadar ahlaken de bir zorunluluk. Toplum olarak, tüm kurumlar olarak bunu sağlamamız gerekiyor. 2) Bununla bağlantılı olarak iş güvencesi: Gazetecilerin hayatı medya sahiplerinin veya yöneticilerinin iki dudağı arasında olmamalı. Ekonomik, kurumsal, etik çerçevede güvenceye kavuşturulmalı, öngörülebilir olmalı. 3) Sahayı işgal eden merdiven altı mecralar: Bu mesele, gazeteciliğin meslek olarak çerçevesinin açık-seçik biçimde çizilmemesinden ve standartlarının belirlenip hukuksal ve etik bir çerçeve içine alınmamasından kaynaklanıyor. 4) Saygın bir özdenetim yapısının olmaması: Gazetecilikte veya medyada saygın bir özdnetim yapısı yok. Bu nedenle, gazetecilik herkesin üzerinde at koşturduğu bir alana dönüşmüş durumda. Özerkliğini sağlayamayan bir gazetecilik, saygınlık da oluşturamıyor. Kendini kendi içinde denetleyecek, kurallar koyacak, hem toplumun hem gazetecilerin yararına işleyecek saygın bir yapı oluşması imkânsız hâle geliyor. Bu ise meslekle birlikte gazetecilerin de sürekli hırpalanmasına, saygınlığını yitirmesine, ekonomik ve siyasal aktörlerin bir nevi uşaklığını yapan propaganda aracına dönüşmesine yol açıyor. 5) Mesleki bilgi donanım eksikliği 6) Toplumda saygın bir yer edinememe 7) Toplumsal faydayı gözetmeme 8) Gazetecilik etik ve meslek ilkelerine dair ihlaller 9) Fenomenleşmeye çalışma: Kitleleri peşine takıp şöhret olmaya çalışma ve bunları ekonomik, maddi, manevi, siyasi, toplumsal açıdan menfaate dönüştürme çabaları 10) İdeolojik, siyasi ve başka birçok biçimde tarafsızlığını (yansızlığını) yitirme 11) Gazeteciden ziyade her alanda fanatik bir taraftar, toplumsal gerilimlerde bir araç ve piyon durumuna düşme 12) Psikolojik olarak huzursuzluk, gerilim, kişilik bozuklukları, rahatsızlıklar 13) Ekonomik olarak kendine yetememe, gelecek kaygısı, tedirginlik Ve sayabileceğimiz pek çok husus aslında ve büyük ölçüde ilk dört madde ile ilgili. O dördünü çözebilirsek, gazeteciliğin nasıl saygın bir mesleğe dönüştüğünü, gazetecilerin nasıl değer kazandığını, saygın koşullarda yaşayıp toplumun faydasına birbirinden kıymetli işler yaptığını görebiliriz. Gazeteciliğin sorunları, gazetecilerin yaşadığı sorunlardan bağımsız değil. Bunlar da toplumun diğer sorunlarından bağımsız değil. Hiç bir dert de, dermansız değil, ölüm dışında. Esas mesele ne? Toplumumuz çok zamandır negatif koşulları üreten ve büyüten bir bataklığa düştü. Ve burdan çıkmak yerine, bunu derinleştirerek gidiyor. Gazeteciler de bunun bir parçası; hem öznesi, hem mağduru. Tüm diğer alanlar ve meslekler gibi. Çözüm ne? El ele verip bu hâlden kurtulmak, hep beraber bu enfekte edilmiş ortamdan, toplumdaki tüm herkesi boğduğu gibi, gazetecileri de iyice bunaltan, hayatlarını zehir eden koşullardan adım adım çıkmak. Nasıl mı? Şu ana kadar yazdıklarımdan nasıla dair aslında çok cevap çıkıyor. Onu da gerekirse tane tane yazarım. Fakat bu yazıyı okuyan herkesten ve ülkesini seven, dürüst, ahlaklı gazetecilerden rica ediyorum: Bu meseleyi bir de böyle düşünün. Oturup hep birlikte konuşalım. Göreceksiniz, "biz bunu neden yapmadık? Varlık içinde neden yokluk yaşadık?" diyeceksiniz. Birbirimize bir e-posta, bir DM mesajı, bir telefon kadar yakınız. Sizlerden rica ediyorum; yakınmayın, mevcut koşulları üremeyin, bu bataklıktan çıkmak ve hep birlikte huzur, güven içinde saygın, müreffeh yaşayacağımız bir ortamı birlikte inşa etmenin yollarını konuşalım ve inşa edelim. Unutmayın: Bir "elin nesi, iki elin sesi var" der atalarımız. Hem taş taş ile duvar olur. Ama bu işin başı danışmak, konuşmak. Ben şuna yürekten inanıyorum: Danışan dağları aşar. Siz de inanır mısınız buna?
Beğen, Paylaş ve Yorum Yap
Diğer sosyal mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)
...
Emre Bağce imzasında diyor ki;

Hayata umutla bak.

Emre Bağce'nin Profili Emre Bağce'nin Tüm Yazıları

Bu Yazının Yorumları

Son Eklenenler
Son Yorumlar

Ayşenur Uygun- 5 gün önce

Farkındalıklarla dolu bir yazı, teşekkürler ! İyi İnsanlar Neden Acı Çeker?

Serena- 3 hafta önce

@neslihankaya Çok teşekkür ederim İnsanlık ince işçilik ister. İ....

Neslihan- 3 hafta önce

Ana sayfada veya profil sayfanızda "Ne var Ne yok..... İnsanlık ince işçilik ister. İ....
Daha Fazlasını Gör