- Yazar: Okuryazar Editöryal
- Kategori: Tarih, Toplum
- Etiketler: Mustafa Kemal Atatürk, Sivas Kongresi, Milli Mücadele
- Bu yazı Okuryazar’a 11 saat önce eklendi ve şu anda 0 Yorum bulunmaktadır.
- Gösterim: 44

Sivas Kongresi (4–11 Eylül 1919): Milli Mücadelenin Dönüm Noktası
1919 yılı Eylül'ün ilk günleri… Anadolu'nun bağrında, yorgun ama kararlı bir milletin kaderini değiştirecek günler yaşanıyordu. Osmanlı İmparatorluğu, yüzyıllar boyunca üç kıtaya hükmetmiş bir devletken, artık savaşların, yenilgilerin ve işgallerin ağırlığı altında çökmek üzereydi. Mondros Ateşkes Antlaşması ile ordu dağıtılmış, şehirler yabancı askerlerin çizmeleri altında ezilmiş, milletin iradesi ise yok sayılmıştı. Böyle bir ortamda Anadolu'nun ortasında, Sivas'ta toplanan bir kongre, bir direniş hareketini ve bir milletin yeniden doğuşunu müjdeleyecekti.
Sivas Kongresi, kâğıt üzerinde yalnızca bir toplantı gibi görünebilir. Fakat gerçekte, imparatorluğun küllerinden bir cumhuriyetin filizlendiği bir dönüm noktasıydı. Çünkü burada alınan kararlar, işgal altındaki Anadolu'da Türk milletinin kendi kaderine sahip çıkma iradesini ortaya koydu. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilciler, günü kurtarmanın ötesinde gelecek yüzyılları kurmak için bir araya gelmişlerdi.
O günlerde Sivas, coğrafi açıdan stratejik bir şehirdi. Dahası Anadolu'nun bağrında, milletin ortak vicdanını, özgürlük umudunu ve bağımsızlık tutkusunu taşıyan bir merkezdi. Bir okul binasının mütevazı salonunda alınan kararlar, kısa süre içinde milyonlarca insanın yüreğine cesaret verdi. Sivas Kongresi, alelade bir kongreden ziyade Anadolu'nun ayağa kalkışının sembolü oldu.
Bu yazıda, Sivas Kongresi'nin toplanış nedenlerinden alınan kararlara, tartışmalardan sonuçlara, kahramanlarından bugüne bıraktığı mirasa kadar tüm yönlerini ayrıntılarıyla ele alacağız. Amacımız Kongre ile ilgili bilgi verirken aynı zamanda okuru 1919'un o tarihi günlerine götürmek, kongre salonundaki heyecanı, endişeyi ve kararlılığı hissettirmek. Çünkü Sivas Kongresi hiç kuşkusuz tarihin ve Türk milletinin bağımsızlık destanının en önemli sayfalarından biridir.
Kısım I: Çöküşten Doğuşa – Anadolu'nun Karanlık Günleri ve Sivas'a Uzanan Yol
[Mondros Mütarekesi ve İşgallerin Gölgesinde Anadolu. Mustafa Kemal Paşa ve Milli Mücadele'nin İlk Adımları. Sivas'ın Seçilme Sebepleri: Stratejik ve Simgesel Önemi.]
Mondros Mütarekesi ve İşgallerin Gölgesinde Anadolu
[Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı sonundaki durumu. Mondros Ateşkes Antlaşması'nın sonuçları. Anadolu'nun işgal edilmesi ve halkın tepkileri.]
1918 sonbaharında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması, Osmanlı Devleti için bir savaşın bitişi ve dağılma sürecinin resmileşmesiydi. Antlaşma şartları öylesine ağırdı ki, fiilen devletin egemenliğini ortadan kaldırıyordu. Ordular dağıtılıyor, stratejik bölgeler İtilaf Devletleri'nin denetimine bırakılıyor, İstanbul'daki hükümet ise bu ağır koşullara boyun eğmekten başka bir yol göremiyordu.
Ateşkesin ardından Anadolu adeta açık hedef haline geldi. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlar Anadolu'nun farklı bölgelerine asker çıkarıyor, her biri kendi çıkarına uygun toprakları işgal ediyordu. Özellikle 15 Mayıs 1919'da İzmir'in Yunan ordusu tarafından işgali, Anadolu'nun kalbine hançer gibi saplandı. Bu işgal şehirle beraber milletin onurunun çiğnenmesi anlamına geliyordu. İşte o andan itibaren halkın içinde kaynayan öfke, bağımsızlık fikrinin kıvılcımını ateşledi.
Halk kendi kendine örgütlenmeye başladı. Batı Anadolu'da silahlı direniş çeteleri kuruldu, Anadolu'nun birçok köşesinde Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak cemiyetleri doğdu. Artık millet, kendi geleceğini kendi elleriyle korumak gerektiğinin farkına varmıştı. Fakat bu dağınık direniş hareketinin bir araya gelmesi, birleştirilmesi gerekiyordu. İşte bu noktada, tarihe yön verecek bir liderin öne çıkması kaçınılmazdı.
Mustafa Kemal Paşa ve Milli Mücadele'nin İlk Adımları
[Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışı (19 Mayıs 1919). Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919) ve önemi. Erzurum Kongresi (23 Temmuz – 7 Ağustos 1919).]
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak basışı bir görevin icrasından öte bir anlam taşıyordu. Bu, Anadolu'nun geleceğini değiştirecek bir yürüyüşün ilk adımıydı. Askerlikten aldığı yetkiyi milletin çıkarları için kullanan Mustafa Kemal, kısa sürede Anadolu'nun umudu haline geldi.
Amasya Genelgesi (22 Haziran 1919), bu umudu yazılı bir programa dönüştürdü. "Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" cümlesi, Türk tarihinin en güçlü bağımsızlık çağrılarından biri oldu. Artık muhatap hükümetler ya da padişahtan ziyade milletin bizzat kendisiydi.
Bu ilke doğrultusunda Erzurum Kongresi (23 Temmuz – 7 Ağustos 1919) toplandı. Kongre, doğu illerinin savunmasını esas alıyor gibi görünse de gerçekte ulusal direnişin çerçevesini belirleyen ilk adım oldu. Erzurum'da alınan kararlarla ulusal sınırların korunması, manda ve himayenin reddi, milletin iradesine dayalı bir yönetimin gerekliliği ortaya kondu. Ancak Erzurum, bölgesel bir kongreydi. Tüm Anadolu'yu kapsayacak, ulusal bir çatıya ihtiyaç vardı. Bu çatı, kısa süre sonra Sivas'ta kurulacaktı.
Sivas'ın Seçilme Sebepleri: Stratejik ve Simgesel Önemi
[Neden Sivas? Sivas'ın coğrafi, siyasi ve güvenlik açısından taşıdığı anlam. O günkü Anadolu'da Sivas'ın rolü.]
Peki neden Sivas?
O yıllarda İstanbul işgal tehdidi altındaydı. Batı Anadolu, Yunan işgaliyle çalkalanıyordu. Doğu illeri Ermeni meselesi yüzünden güvensizdi. Orta Anadolu'nun derinliklerinde, işgal kuvvetlerinden görece uzak, güvenli ve ulaşımı kolay bir şehir gerekiyordu. Sivas, bu özellikleriyle doğal bir merkez haline geldi.
Fakat mesele sadece coğrafi konumla ilgili değildi. Sivas, tarih boyunca Anadolu'nun önemli kavşak noktalarından biriydi. Selçuklu döneminde başkentlik yapmış, kültür ve ticaretin merkezi olmuştu. Şehrin derin kültürel kökleri, Anadolu'nun birliğini simgeleyen bir anlam taşıyordu.
Bir başka önemli nokta ise Sivas halkının tavrıydı. İşgaller karşısında gösterdikleri kararlılık ve Mustafa Kemal Paşa'ya verdikleri destek, kongrenin güven içinde toplanmasını sağladı. Halk, delegeleri bağrına bastı; kongre günlerinde o salonla beraber, bütün şehir Milli Mücadele'nin kalesine dönüştü.
Ve böylece, 4 Eylül 1919 sabahında Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilciler, Sivas'taki bir okul binasında toplandı. Küçük bir salonda başlayan bu toplantı, Türk milletinin tarihindeki en büyük dönüm noktalarından biri olacaktı.
Kısım II: Sivas'ta Tarihi Günler – Bir Milletin Kaderi Masaya Yatırılıyor
[Sivas Kongresi'nin Toplanışı: Katılımcılar ve Hazırlıklar. Sivas Kongresi'nin Gündemi ve Kararları. Kongre Salonunda Yaşananlar: Tartışmalar, Çekişmeler ve Kararlılık.]
Sivas Kongresi'nin Toplanışı: Katılımcılar ve Hazırlıklar
[Kongreye katılan delegeler ve temsil ettikleri vilayetler. Hazırlık süreci. Anadolu'nun farklı yerlerinden gelen temsilcilerin yolculukları.]
4 Eylül 1919 sabahı, Sivas'ın dar sokaklarında alışılmadık bir heyecan vardı. Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilciler, Sivas Lisesi'nin mütevazı binasında bir araya gelmişti. Bu temsilciler, kendi vilayetleriyle beraber tüm Anadolu halkının iradesini de sırtlarında taşıyorlardı.
Kongreye yaklaşık otuz sekiz delege katıldı. Erzurum, Trabzon, Bitlis, Diyarbakır, Ankara, Sivas ve daha birçok bölge temsil ediliyordu. Bu sayı az gibi görünebilir, fakat sembolik anlamı büyüktü: Anadolu'nun farklı köşelerinden gelen temsilciler tek bir amaçta birleşmişti. Her bir delegenin geliş hikâyesi başlı başına bir kahramanlıktı. İşgallerin arasından, baskı ve engellemelere rağmen aylar süren yolculuklarla Sivas'a ulaşanlar, milletin kararlılığını yansıtıyordu.
Hazırlıklar sırasında en önemli mesele güvenlikti. İstanbul hükümeti, kongrenin toplanmasını istemiyor, delegeleri dağıtmak için girişimlerde bulunuyordu. Ancak Sivas halkı, kongre heyetini korumak için seferber oldu. Evler açıldı, yiyecekler paylaşıldı, gençler nöbet tuttu. Bir şehir, adeta Milli Mücadele'nin kalbine dönüşmüştü.
Sivas Kongresi'nin Gündemi ve Kararları
[Ulusal birlik, manda ve himaye tartışmaları. Temsil Heyeti'nin oluşturulması. Cemiyetlerin birleştirilmesi ve "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti"nin doğuşu. Basın, propaganda ve milli irade vurgusu.]
Kongrenin gündeminde Anadolu'nun geleceğini belirleyecek kritik meseleler vardı. İlk ve en önemli konu, manda ve himaye tartışmalarıydı. Bazı aydınlar, özellikle Amerikan mandasının ülkeye güvenlik ve ekonomik destek sağlayabileceğini düşünüyordu. Ancak kongre salonunda bu fikir uzun süre tartışıldı ve sonunda milletin bağımsızlığına gölge düşüreceği için reddedildi. Bu, ulusal iradenin hiçbir yabancı gücün vesayeti altında olmayacağına dair açık bir mesajdı.
Bir diğer önemli karar, Temsil Heyeti'nin oluşturulmasıydı. Erzurum Kongresi'nde seçilen Temsil Heyeti, Sivas'ta genişletildi. Bu heyet, yalnızca Doğu illerini değil, bütün Anadolu'yu temsil eden bir yürütme organı haline geldi. Mustafa Kemal Paşa'nın başkanlığında toplanan Temsil Heyeti, fiilen hükümet gibi hareket edecek, ileride Ankara'da açılacak Büyük Millet Meclisi'nin de temellerini atacaktı.
Kongre ayrıca, Anadolu'da kurulmuş olan çeşitli cemiyetleri tek çatı altında topladı. "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adıyla birleşen bu örgüt, ulusal direnişin kurumsal yüzü oldu. Böylece dağınık haldeki bölgesel direnişler, ulusal birliğe dönüştü.
Kongrede alınan kararların ortak paydası, "milletin geleceğini yine milletin belirleyeceği" ilkesiydi. Hiçbir otorite, milletin iradesinin üzerinde olamazdı. Bu düşünce, daha sonra Cumhuriyet'in temel dayanaklarından biri haline gelecekti.
Kongre Salonunda Yaşananlar: Tartışmalar, Çekişmeler ve Kararlılık
[Amerikan mandası tartışmaları. Delegeler arasındaki fikir ayrılıkları. Mustafa Kemal'in liderliği ve yönlendirici rolü.]
Sivas Lisesi'nin salonunda geçen günler resmi kararların alındığı, hararetli tartışmaların yapıldığı günlerdi. Özellikle Amerikan mandası meselesi, delegeler arasında ciddi görüş ayrılıklarına yol açtı. Kimi temsilciler, işgallerin ağırlığı karşısında milletin tek başına direnemeyeceğini savunuyordu. Fakat Mustafa Kemal Paşa ve yanındaki kararlı isimler, bağımsızlığın asla pazarlık konusu yapılamayacağını dile getirerek tartışmaları yönlendirdi.
Bazen tartışmalar öyle hararetli olurdu ki, salonu sessizlik kaplar, herkes Mustafa Kemal Paşa'nın sakin ama kararlı sesini dinlerdi. Onun liderliği, fikir ayrılıklarını ortak bir noktada topladı. Birkaç gün süren çekişmelerin ardından, delegeler oybirliğiyle "tam bağımsızlık" ilkesinde birleşti.
Kongrede ayrıca basının önemi vurgulandı. Bağımsızlık mücadelesinin sadece cephede savaşarak değil, toplumda bu yönde bir kamuoyu inşa edilerek kazanılacağı biliniyordu. Bu amaçla İrade-i Milliye gazetesi çıkarıldı. Böylece milletin sesi, Anadolu'nun dört bir yanına ulaşmaya başladı.
Kongre günlerinde zaman zaman umutsuzluk dalgaları salonu kaplasa da, genel hava kararlılıktı. Delegeler, işgallerin ve baskıların büyüklüğünü biliyordu. Fakat aynı zamanda milletin azmine güveniyorlardı. İşte bu güven, alınan kararların temelini oluşturdu.
Sivas Kongresi günlerinde alınan kararlar, Anadolu'nun kurtuluş mücadelesine yön verdi. O küçük okul salonunda yapılan kongre ile Türk milleti, kendi geleceğini yeniden yazdı.
Kısım III: Bir Ulusun Ayağa Kalkışı – Kararların Gücü, Kahramanların İzleri
[Sivas Kongresi'nin Sonuçları ve Tarihsel Önemi. Sivas Kongresi'nin Önde Gelen İsimleri ve Sessiz Kahramanları. Sivas Kongresi'nin Türk ve Dünya Tarihindeki Yeri.]
Sivas Kongresi'nin Sonuçları ve Tarihsel Önemi
[Ulusal bağımsızlık fikrinin sağlamlaşması. Temsil Heyeti'nin yetkileri. Kongreden TBMM'ye giden süreç.]
11 Eylül 1919'da sona eren Sivas Kongresinde alınan kararlar, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin yol haritasını belirledi. En önemli sonuç, ulusal direnişin artık tek bir çatı altında birleşmesiydi. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulmasıyla birlikte dağınık haldeki cemiyetler tek bir merkezden yönetilmeye başladı.
Bir diğer kritik gelişme, Temsil Heyeti'nin genişletilerek tüm Anadolu'yu temsil eden bir yürütme organı haline gelmesiydi. Bu heyet, yerel kongrelerin kararlarını yürürlüğe koymanın ötesinde İstanbul hükümetinin yerine fiilen ülkeyi yöneten bir teşkilat oldu. Ankara'da 23 Nisan 1920'de açılacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin temeli işte burada atıldı.
Kongrede manda ve himaye fikrinin kesin olarak reddedilmesi, milli mücadelenin bağımsızlık ekseninde ilerlemesini sağladı. Bu karar, o günler için olduğu kadar Cumhuriyet'in ilanına kadar sürecek olan direnişin en sağlam dayanağı oldu.
Sonuç olarak Sivas Kongresi, Anadolu'da milli iradenin tek meşru güç olarak kabul edildiği bir dönüm noktasıydı. Bu yönüyle hem Osmanlı'nın çöküş sürecinde hem de modern Türkiye'nin kuruluşunda belirleyici bir kilometre taşı oldu.
Sivas Kongresi'nin Önde Gelen İsimleri ve Sessiz Kahramanları
[Mustafa Kemal Paşa'nın liderliği. Rauf Orbay, Refet Bele, Bekir Sami Bey ve diğer önde gelenler. Sivas halkının desteği ve misafirperverliği.]
Kongrenin en önde gelen ismi kuşkusuz Mustafa Kemal Paşa idi. Onun kararlılığı, ileri görüşlülüğü ve sarsılmaz liderliği, delegelerin çoğunu etkiledi. Mustafa Kemal bir asker olmanın yanında bir devlet adamı olarak hareket etti. Farklı görüşleri sabırla dinledi, fakat sonunda bağımsızlık yolunda milletin çıkarlarını üstün tuttu.
Kongrede önemli roller üstlenen isimler arasında Rauf Orbay, Refet Bele, Bekir Sami Bey, Kazım Karabekir Paşa gibi isimler de vardı. Bu liderler, farklı bölgelerden gelen halkın güvenini kazanmış, kongre kararlarının hayata geçirilmesinde Mustafa Kemal'in en yakın destekçileri olmuşlardı.
Ancak Sivas Kongresi'nin kahramanları sadece önde görünen isimlerden ibaret değildi. Sivas halkı, kongre günlerinde delegelere evlerini açtı, yiyeceklerini paylaştı, güvenlik için gece gündüz nöbet tuttu. Öğrenciler, öğretmenler, sıradan esnaflar… Hepsi, belki o derece farkında olmadan tarihin akışına katkıda bulundu, yön verdi. Onların sessiz desteği olmasa, kongre belki de bu denli güven içinde gerçekleşemezdi.
Bu yönüyle Sivas Kongresi, büyük liderlerle beraber sıradan Anadolu insanının bir eseri oldu. Herkes kendi payına düşeni yaptı; böylece bağımsızlık mücadelesi halkla bütünleşti.
Sivas Kongresi'nin Türk ve Dünya Tarihindeki Yeri
[Milli Mücadele'de kırılma noktası oluşu. Uluslararası yankıları. Günümüz Türkiye'sine bıraktığı miras.]
Sivas Kongresi, Türk tarihinde siyasi bir toplantı olduğu kadar ulus-devlet bilincinin doğuş anıdır. Burada alınan kararlar, Türk milletinin kendi kaderini tayin hakkını eline aldığını gösterdi. Bu, Osmanlı tebaasından modern bir ulusun doğuşuna giden sürecin en önemli adımlarından biriydi.
Dünya tarihi açısından da Sivas Kongresi dikkat çekicidir. Birinci Dünya Savaşı sonrası işgal edilen birçok ülke, bağımsızlık mücadelelerinde büyük zorluklar yaşadı. Ancak Türk milleti, işgallere karşı örgütlü bir direniş başlatıp kısa sürede sonuç almayı başardı. Sivas'ta ortaya konan irade, daha sonraki yıllarda sömürge altındaki birçok ulusa ilham oldu.
Bugün geriye dönüp bakıldığında, Sivas Kongresi'nin önemi daha iyi anlaşılır. Eğer o günlerde kararsızlık galip gelseydi, eğer manda fikri kabul edilseydi, belki de bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti hiç doğmayacaktı. Ama Sivas'ta milletin temsilcileri, bütün risklere rağmen bağımsızlıktan yana tavır aldı. İşte bu yüzden Sivas Kongresi, Türk tarihinin altın sayfalarından biridir.
Sonuç: Bir Ulusun Kaderini Değiştiren Günler
4–11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas'ta toplanan kongre, Türk milletinin yeniden ayağa kalkışının en güçlü simgelerinden biri oldu. Bir okul salonunda başlayan toplantı delegelerle beraber bütün bir ulusun iradesini yansıttı. Bu günlerde alınan kararlar, işgal altındaki Anadolu'ya umut, milletin geleceğine ise yön verdi.
Sivas Kongresi, bağımsızlığın pazarlık konusu yapılamayacağını tüm dünyaya duyurdu. Millet, kendi kaderini kendi elleriyle belirleyeceğini ilan etti. Bu kararların gölgesinde doğan Temsil Heyeti, kısa sürede bir milletin hükümeti gibi hareket etti; Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nin açılmasına giden yolu döşedi.
Kongrenin kahramanları Mustafa Kemal Paşa ve önde gelen delegelerle beraber Sivas halkı oldu. Halk Anadolu'nun dört bir yanından gelen temsilcilere kucak açarak bu tarihi günlerin gerçekleşmesini sağladı. İsimsiz nice kahraman, tarihin akışına büyük liderlere verdikleri destekle paha biçilmez katkıda bulundu.
Bugün Sivas Kongresi'ne baktığımızda, orada atılan adımların hem geçmişin hem de bugünün ve geleceğin temeli olduğunu görürüz. Eğer o günler olmasaydı, bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti belki de hiç doğmayacaktı. Fakat milletin azmi, kararlılığı ve inancı sayesinde, Anadolu'nun ortasında yükselen ses, bir cumhuriyetin müjdesi oldu.
Sivas Kongresi, tarihe altın harflerle yazılmış bir irade beyanıdır. Ve o irade, bugün hâlâ her Türk vatandaşının kalbinde yaşamaya devam etmektedir.
Madde Madde Sivas Kongresi’nde Alınan Kararlar (Günümüz Türkçesi ve Orijinali) yazısı da ilginizi çekebilir
Göz atmak için tıklayın
Tarih kategorisindeki diğer yazılar da ilginizi çekebilir
Göz atmak için tıklayın
Bu sayfayı beğendiyseniz, lütfen yorum yapmayı ve bu sayfayı çevrenizle paylaşmayı unutmayın.
Beğen ve Yorum Yap
Bu Yazının Yorumları
Şu yazılar da ilginizi çekebilir
Neslihan- 1 ay önce
Kadir TEPE- 1 ay önce
Neslihan- 3 ay önce