Okuryazar / Dergi / Memleket Hikâyeleri (Refik Halid Karay): Kitap Özeti – Derinlemesine İnceleme yazısını görüntülemektesiniz.
1 kişi bu yazıyı beğendi
Beğen
Memleket Hikâyeleri (Refik Halid Karay): Kitap Özeti – Derinlemesine İnceleme

Memleket Hikâyeleri (Refik Halid Karay): Kitap Özeti – Derinlemesine İnceleme

Refik Halid Karay'ın Memleket Hikâyeleri kitabı, Anadolu'nun kasaba ve köy hayatını merkeze alan hikâyelerden oluşur. Yazar, sürgün yıllarında gördüğü insan tiplerini ve yerel düzeni, gösterişli bir dille değil, doğrudan gözlemlerle aktarır. Bu yüzden başarılı bir edebî eser olmanın yanı sıra, döneminin sosyal iklimine açılan güvenilir bir pencere gibi okunur. Bu Memleket Hikâyeleri kitap özeti ve incelemesinde, okur Karay'ın kısa hikâyelerle uzun bir memleket gerçeğini anlattığını görür.

Günümüz Türkçesine Ender Karay tarafından uyarlanan kitap İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlanmaktadır.

Eserin en güçlü yanı, taşrayı ne parlatması ne de karalamasıdır. Kasaba ahlâkı, yerel eşrafın gölgesi, memur düzeninin küçük hesapları ve yoksulluğun sesi, hikâyelerin doğal akışı içinde görünür olur. Karay'ın dili hızlı akar; ayrıntı seçimi ise dikkatli ve ustalıklıdır. Okur, çoğu kez bir bakışın, bir dedikodunun, bir emir kâğıdının insanların hayatını nasıl yön değiştirdiğini izler.

Kitabın içindeki hikâyeler, farklı coğrafyalara açılsa da hep ortak bir meseleye döner: Güçlü olanla güçsüz olan arasındaki mesafe. Kimi yerde bu mesafe jandarma ve kaymakamla, kimi yerde para ve şöhretle açılır. Kimi yerde ise yalnızca "ayıp" denen sert toplumsal baskı, insanı çıkmazda bırakır. Bu gerilim, Memleket Hikâyelerini bugün de diri tutan temel özelliktir. Eser, Anadolu hikâyeciliği geleneğinde gözleme dayalı anlatımın erken ve belirleyici örnekleri arasında yer alır.


Memleket Hikâyeleri Kitabının Konusu ve Kısa Özeti (Refik Halid Karay)

Memleket Hikâyeleri, bağımsız hikâyelerden oluşur; her biri başka bir hayatın düğümüne basar. Açılıştaki "Yatık Emine", kasabaya gönderilen bir kadının daha baştan "tehlike" diye etiketlenmesiyle başlar. Emine, mahalli düzenin merhametsizliği içinde nefes almaya çalışır; dedikodu, korku ve ikiyüzlülük onu köşeye sıkıştırır. Hikâye, bir kişinin değil, bir kasaba düzeninin nasıl acımasızlaşabildiğini açığa vurur.

"Şeftali Bahçeleri" ve onu izleyen hikâyeler, taşranın keyif düşkünlüğüyle yönetim ciddiyetinin çatıştığı bir dünyaya açılır. Memuriyet, çoğu kez iş üretmekten çok rahatlık ve konfor üretir; çark, tembellik ve çıkarla döner. İnsanlar, sorunları çözmek yerine üzerini örter; bu tutum, hem yönetenleri hem yönetilenleri çürütür. Okur, küçük alışkanlıkların büyük bir atalete nasıl dönüştüğünü adım adım görür.

"Koca Öküz", "Vehbi Efendi'nin Kuşkusu", "Sarı Bal" ve "Şaka" gibi hikâyelerde toplumsal güç, bazen para ve itibarla, bazen korkuyla, bazen de kaba kuvvetle kendini kabul ettirir. Köylünün emeği, kadının bedeni, yoksulun onuru kolayca pazarlık konusu olur; herkes bunun farkındadır, ama itiraz etmek zordur. Karay, acıyı büyütmez; olaylar zaten yeterince ağırdır. Bu bölümdeki hikâyeler, taşra eğlencesinin, dedikodunun ve iktidarın nasıl iç içe geçip insanı yalnız bıraktığını gösterir.

Kitabın son kısımlarındaki "Sus Payı", "Kuvvete Karşı", "Cer Hocası", "Garip Bir Hediye", "Bir Saldırı", "Ayşe'nin Yazgısı" ve "Garaz", memleket hayatının sert yüzünü daha açık biçimde ortaya koyar. Kimi hikâyede adalet, kâğıt üzerinde kalan bir kelimeye dönüşür. Kimi hikâyede namus, komşunun elinde bir silah gibi kullanılır. Özellikle kadınların ve güçsüzlerin kaderi, kişisel hatalardan çok toplumsal baskılarla çizilir. Kitap bittiğinde okur, tek tek hikâyeleri değil, bu hikâyelerin kurduğu geniş ülke resmini hatırlar.


Derinlemesine Analiz Bölümleri

Bu bölümde Memleket Hikâyelerinin hikâye dünyası; tema, insan ilişkileri, güç dengeleri ve dil tercihleri üzerinden ayrıntılı biçimde ele alınmaktadır. Hikâyeler tek tek özetlenmek yerine, ortak meseleler etrafında bütünlüklü bir değerlendirme sunulmaktadır.


Anadolu'nun Gerçek Yüzü ve Taşra Hayatı Teması

Refik Halid Karay, Anadolu'yu uzaktan bakan bir anlatıcı gibi değil, içinde dolaşan bir gözlemci gibi yazar. Kasabalar ve köyler, romantik bir yurt manzarası olarak sunulmaz; günlük hayatın sertliği, alışkanlıkları ve kabulleriyle birlikte görünür hâle gelir. İnsanlar çoğu zaman yoksuldur, ama asıl yoksulluk seçenek eksikliğidir.

Taşra hayatında değişim yavaştır ve bu yavaşlık, bireylerin kaderini belirler. Dedikodu, alışkanlık ve korku, yazılı olmayan bir düzen kurar. Bu düzen, dışarıdan geleni kolayca ezer; içeride olanı ise sessizliğe alıştırır. Hikâyelerdeki kasabalar, coğrafi mekânlar oldukları kadar davranışları yöneten kapalı alanlardır aynı zamanda.

Karay'ın başarısı, bu hayatı dramatize etmeden anlatmasında yatar. Olan biten zaten yeterince ağırdır. Yazar, okuru acındırmaya çalışmaz; okur, gördüklerinden sonra kendi hükmünü verir.


İktidar, Bürokrasi ve Küçük Memur Tipleri

Kitapta devlet, çoğu zaman uzak ve soyut bir yapı değildir. Kaymakam, jandarma, komiser veya küçük memur tiplemeleri üzerinden doğrudan hissedilir. Bu kişiler, büyük kötülükler planlayan kişiler değildir. Çoğu, bulunduğu makamın sağladığı küçük gücü korumaya çalışan sıradan insanlardır.

Bürokrasi, sorun çözmekten çok düzeni sürdürmeye odaklanır. Rahatlık bozulmasın diye haksızlık görmezden gelinir. Memuriyet, sorumluluk üretmez; aksine alışkanlık üretir. Hikâyelerdeki birçok trajedi, açık bir zulümden değil, bu kayıtsızlıktan doğar.

Karay, memurları tek tip hâline getirmez. Kimi iyi niyetlidir ama etkisizdir, kimi çıkarcıdır ama sistemin dışına çıkmaz. Ortaya çıkan tablo, kişisel ahlâktan çok yapısal bir soruna işaret eder.


Kadın Karakterler ve Toplumsal Baskı

Memleket Hikâyelerindeki kadınlar, kişisel hatalarından çok, üzerlerine yüklenen roller yüzünden sıkışır. "Yatık Emine", "Sarı Bal" ve "Ayşe'nin Yazgısı" gibi hikâyelerde kadın bedeni, kasabanın ahlâk anlayışının merkezine yerleştirilir. Kadın, çoğu zaman bir insan değil, düzeni tehdit eden bir unsur gibi görülür.

Toplumsal baskı, açık şiddetten daha etkilidir. Dedikodu, dışlama ve suskunluk, kadınların hareket alanını daraltır. Yardım etmek isteyenler bile çoğu zaman geri çekilir; çünkü düzenle karşı karşıya gelmek istemezler.

Karay, bu durumu ajitasyonla anlatmaz. Kadınların yaşadığı sıkışmışlık, olayların doğal akışı içinde görünür olur. Bu sakin anlatım, hikâyelerin etkisini daha da artırır.


Yoksulluk, Güçsüzlük ve Adalet Sorunu

Kitapta anlatılan yoksulluk maddi boyutun ötesine taşar. İnsanlar, çoğu zaman söz söyleme hakkından bile yoksundur. Güçlü olanın karşısında susmak, hayatta kalmanın bir yolu hâline gelir. Bu suskunluk, hikâyelerde tekrar eden bir davranış biçimi olarak karşımıza çıkar.

Adalet, çoğu hikâyede ya gecikir ya da hiç gelmez. Güçlü olanın yaptığı, "olduğu kadar" kabul edilir. Güçsüz olan ise yanlış yapmasa bile bedel öder. Karay, bu dengesizliği sloganla değil, sonuçları göstererek anlatır.

Bu yaklaşım, kitabı dönemsel bir eleştirinin ötesine taşır. Okur, anlatılanların geçmişte kalmadığını fark eder.


Mekânın Ruh Hâli ve Atmosfer Kurulumu

Kasabalar, kahveler, karakollar ve evler, hikâyelerde sadece bir fon veya arka plan değildir. Mekânlar, insan davranışlarını şekillendirir. Dar sokaklar, kapalı odalar ve sınırlı görüş alanı, karakterlerin dünyasını da daraltır.

Açık alanlar bile özgürlük hissi vermez. Meydanlar, tarlalar ve yollar, çoğu zaman gözetim altındadır. Bu atmosfer, hikâyelerdeki gerilimi sessizce besler.

Karay'ın betimlemeleri kısa ama işlevseldir. Okur, mekânı uzun tarifler olmadan zihninde kurar ve hikâyenin ağırlığını bu mekânın içinde hisseder.


Dil, Üslup ve Anlatım Gücü

Refik Halid Karay'ın dili yalındır, fakat basit değildir. Cümleler akıcıdır; seçilen kelimeler yerinde ve özemlidir. Abartılı süslemelerden kaçınılır. Bu sadelik, anlatılan hayatlara uygundur.

Anlatımda mizah, ince bir çizgide kullanılır. Kimi zaman gülümseten bir ayrıntı, bir sonraki anda ağır bir gerçeğe bağlanır. Bu geçişler, hikâyelerin tonunu canlı tutar.

Dil, hikâyelerin önüne geçmez. Okur, anlatıcıyı değil, anlatılan insanları hatırlar. Bu, yazarın edebî ustalığının en belirgin işaretlerinden biridir.


Memleket Hikâyeleri'nin Türk Hikâyeciliğindeki Yeri

Memleket Hikâyeleri, Anadolu'yu merkeze alan hikâyeciliğin temel taşlarından biri kabul edilir. Daha sonra gelecek birçok yazar için bir yön açmıştır. Ancak Karay'ın farkı, taşrayı ideolojik bir alana dönüştürmemesidir.

Hikâyeler, belirli bir düşünceyi savunmaktan ziyade bir gerçeği göstermek için yazılmıştır. Bu tavır, eserin kalıcılığını sağlar. Kitap, sadece yazıldığı dönemi değil, insan ilişkilerinin sürekliliğini de yansıtır.

Bu nedenle Memleket Hikâyeleri, bir hikâye kitabı olmanın ötesinde, Türk toplumunu anlamaya yönelik güçlü bir edebî kaynak niteliği taşır.

Bu hikâyeler, tek tek okunduğunda küçük hayat kesitleri sunar. Birlikte düşünüldüğünde ise Anadolu'nun sessiz ama süreklilik taşıyan bir toplumsal haritasını oluşturur.


Karakterler – Kısa Analizler

Memleket Hikâyeleri, bir tek olay örgüsünden ziyade farklı hayat kesitlerine dayandığı için karakterler tip özelliği taşır. Bu karakterler, kişisel hikâyeler anlatmakla kalmaz; taşra düzeninin nasıl işlediğini, kimin güçlü kimin savunmasız kaldığını da gösterir. Aşağıda yer alan karakterler, kitabın ruhunu biçimlendiren temel kişiliklerdir.


Yatık Emine

Yatık Emine, kasabaya sürgün edilen bir kadındır ve daha ilk anda "tehlikeli" olarak damgalanır. Kim olduğu, ne yaptığı ya da ne düşündüğü önemli değildir; varlığı, kasaba düzenini rahatsız etmeye yeter. Emine, bireysel bir karakterden çok, toplumsal dışlamanın somut hâlidir.

Kasaba halkı ve yöneticiler, Emine'yi korumak yerine onu kontrol etmeyi tercih eder. Yardım etmek isteyenler bile geri çekilir; çünkü düzenle ters düşmek istemezler. Emine'nin yalnızlığı, insanların kötülüğünden çok korkaklığından beslenir.

Bu karakter, kadın bedeni üzerinden kurulan ahlâk anlayışının ne kadar acımasız olabildiğini gösterir. Hikâye ilerledikçe Emine'nin çaresizliği artar; okur, onun yazgısının baştan çizildiğini fark eder.


Sarı Bal

Sarı Bal, kasaba eğlencelerinin merkezinde yer alan bir kadındır. Eğlence dünyasında kabul görürken, aynı çevre tarafından küçümsenir ve dışlanır. Varlığı, erkekler için geçici bir keyif ve rahatlama alanıdır; kadınlar içinse tehdit olarak algılanır.

Sarı Bal'ın hikâyesi, çifte standardı açık biçimde ortaya koyar. Eğlenceye katılanlar suçlanmaz; sahnedeki kadın hedef hâline getirilir. Bu durum, kasaba ahlâkının ne kadar seçici çalıştığını gösterir.

Karay, Sarı Bal'ı ne yüceltir ne de yargılar. Onu olduğu gibi sunar ve hükmü okura bırakır. Bu tarafsızlık, karakterin etkisini artırır.


Vehbi Efendi

Vehbi Efendi, küçük hesapların ve güvensizliğin temsilcisidir. Sürekli kuşku duyar, çevresindekilerin niyetlerini tartar ve her durumu kendi çıkarı üzerinden değerlendirir. Bu tutum, onu yalnızlaştırır ama aynı zamanda kasaba düzeninde ayakta tutar.

Vehbi Efendi'nin korkusu, doğrudan bir tehditten değil, sahip olduklarını kaybetme ihtimalinden kaynaklanır. Bu nedenle temkinlidir, mesafelidir ve çoğu zaman bencil görünür. Ancak bu bencillik, bireysel bir kusurdan çok çevresel bir refleks gibidir.

Karakter, taşrada güven duygusunun ne kadar zayıf olduğunu gösterir. Kimse kimseye tam anlamıyla inanmaz, güvenmez; herkes tetiktedir.


Cer Hocası

Cer Hocası, taşra hayatında dinî görevle gündelik ihtiyaç arasındaki geçişken alanı temsil eder. Halkın gözünde kutsal bir konumu vardır; ancak bu konum, saygıdan çok sürekli alışkanlığa dayanır. İnsanlar ona başvurur, ama hayatlarını ona göre düzenlemez.

Karakterin hikâyedeki işlevi, inancın toplumsal düzende nasıl araçsallaşabildiğini göstermesidir. Din, burada ahlâk üretmekten çok düzeni sürdürmeye yarar. Cer Hocası da bu düzenin içinde yer alır ve ona uyum sağlar.

Refik Halid Karay, bu kişiyi sert bir eleştiriyle resmetmez. Karakter, kişisel bir yozlaşmadan ziyade çevresel koşulların bir ürünü olarak tasvir edilir. Bu yaklaşım, hikâyenin inandırıcılığını güçlendirir.


Koca Öküz'deki Köylü Tipleri

"Koca Öküz" hikâyesindeki köylüler, emeğin ve geçim mücadelesinin iç içe geçtiği bir hayatın temsilcileridir. Öküz, bir hayvan olarak tarlanın, ekmeğin ve hayatta kalmanın merkezindedir. Bu yüzden ona yönelen her tepki, doğrudan hayat korkusundan beslenir.

Köylülerin sertliği, kişisel bir zalimlikten değil, uzun süreli yoksulluğun yarattığı duyarsızlıktan kaynaklanır. Acı, olağanlaşmıştır. Merhamet, çoğu zaman ertelenen bir lüks gibi algılanır.

Karay, bu insanları ne yüceltir ne de aşağılar. Onları olduğu gibi gösterir. Okur, köylülerin davranışlarını yargılamadan önce bu hayatın ağırlığını düşünmek zorunda kalır.


Ayşe

Ayşe, genç yaşta daraltılmış bir hayatın içine sıkışmış bir kadın karakterdir. Ev, onun için güvenli bir alan değil, seçeneklerin tükendiği bir çemberdir. Geleceği, kendi kararlarından çok çevresindeki insanların beklentileriyle şekillenir.

Ayşe'nin hikâyesi, taşrada kadın olmanın gündelik sınırlarını gösterir. Hayaller açıkça yasaklanmaz; fakat yaşama ihtimali sessizce ortadan kaldırılır. Bu sessizlik, baskının en kalıcı biçimidir.

Karakter, kitabın genel kadın portrelerini tamamlar. Ayşe'nin yaşadığı durum, istisna değildir; sistematik bir tekrarın parçasıdır. Bu nedenle hikâye, bireysel bir dramdan çok toplumsal bir tablo sunar.


Memleket Hikâyeleri Temel Bilgiler

Kitap adı: Memleket Hikâyeleri

Türü: Hikâye

Konusu: Anadolu'nun kasaba ve köylerinde geçen, sıradan insanların gündelik hayatları üzerinden toplumsal düzeni anlatan hikâyeler.

Yazar: Refik Halid Karay

Orijinal adı: Memleket Hikâyeleri

Orijinal dil: Türkçe

Türkçesi / çevirmen: Günümüz Türkçesine uyarlayan Ender Karay

İlk yayımlanma yılı: 1919–1920 (hikâyelerin yazım ve yayımlanma süreci)

Sayfa sayısı: 183

Bölümler / bölüm sayısı: 18 hikâye


Memleket Hikâyeleri İçindekiler / Bölümleri

Kitap, birbirinden bağımsız hikâyelerden meydana gelir. Aşağıda yer alan başlıklar, eserin resmî içindekiler bölümünü oluşturur.

• Yatık Emine

• Şeftali Bahçeleri

• Koca Öküz

• Vehbi Efendi'nin Kuşkusu

• Sarı Bal

• Şaka

• Küs Ömer

• Boz Eşek

• Yatır

• Komşu Namusu

• Yılda Bir

• Sus Payı

• Kuvvete Karşı

• Cer Hocası

• Garip Bir Hediye

• Bir Saldırı

• Ayşe'nin Yazgısı

• Garaz


Sık Sorulan Sorular (Memleket Hikâyeleri – SSS)

Bu bölüm, Memleket Hikâyeleri hakkında okurların en sık yönelttiği soruları, kısa ve net yanıtlarla bir araya getirir.


Memleket Hikâyeleri neyi anlatır?

Anadolu'nun kasaba ve köylerinde geçen gündelik hayatı, sıradan insanların yaşadığı adaletsizlikleri ve güç ilişkilerini anlatır.

Memleket Hikâyeleri neden hâlâ okunuyor?

Toplumsal baskı, güç ilişkileri ve taşra düzeni gibi meselelerin güncelliğini koruması nedeniyle okunmaya devam eder.

Memleket Hikâyeleri kitap özeti kısaca nedir?

Kitap, birbirinden bağımsız hikâyelerle taşra düzenini, yoksulluğu ve toplumsal baskıları sade bir dille işler.

Memleket Hikâyeleri roman mı, hikâye mi?

Eser, bağımsız hikâyelerden oluşan bir hikâye kitabıdır.

Memleket Hikâyeleri hangi dönemi anlatır?

Osmanlı'nın son döneminde Anadolu'daki sosyal ve idari düzeni yansıtır.

Yatık Emine hikâyesinin konusu nedir?

Kasabaya sürgün edilen bir kadının dışlanması ve yalnız bırakılması üzerinden toplumsal ahlâk sorgulanır.

Sarı Bal karakteri neyi temsil eder?

Taşra eğlence anlayışındaki çifte standardı ve kadınlara yönelen baskıyı temsil eder.

Kitapta kadın karakterlerin önemi nedir?

Kadınlar, toplumsal düzenin en savunmasız kesimini temsil eder ve baskının boyutlarını görünür kılar.

Memleket Hikâyeleri gerçekçi mi?

Evet. Hikâyeler gözleme dayanır ve süslenmeden aktarılır.

Refik Halid Karay bu kitabı neden yazmıştır?

Sürgün yıllarında gözlemlediği Anadolu hayatını edebiyata taşımak amacıyla yazmıştır.

Memleket Hikâyeleri neden önemlidir?

Anadolu'yu merkeze alan ilk güçlü hikâye kitaplarından biridir.

Kitapta devlet nasıl anlatılır?

Devlet, çoğunlukla küçük memurlar ve yerel yöneticiler üzerinden hissedilir.

Memleket Hikâyeleri dili ağır mı?

Hayır. Dili sade, akıcı ve anlaşılırdır.

Hikâyeler birbirine bağlı mı?

Hayır. Her hikâye bağımsızdır, ancak ortak bir toplumsal zemin paylaşır.

Memleket Hikâyeleri kaç hikâyeden oluşur?

Kitap toplam 18 hikâyeden oluşur.

Memleket Hikâyeleri kimler için uygundur?

Türk edebiyatı, hikâye ve toplumsal gerçekçilikle ilgilenen herkes için uygundur.

Memleket Hikâyeleri'nde işlenen konular güncelliğini koruyor mu?

Evet. Taşra düzeni, toplumsal baskı ve güç ilişkileri gibi temalar, farklı biçimlerde bugün de varlığını sürdürür.

Memleket Hikâyeleri okul müfredatında yer alır mı?

Bazı hikâyeleri ders kitaplarında ve edebiyat programlarında yer alır.


Eser Üzerine Kısa Bilgi

Memleket Hikâyeleri, Türk edebiyatında Anadolu'yu merkez alan gerçekçi hikâyeciliğin erken ve güçlü örneklerinden biridir. Refik Halid Karay, bu eserle taşrayı süsleyen değil, olduğu gibi gösteren bir anlatım kurar. Hikâyeler, bireysel dramlar üzerinden toplumsal düzenin işleyişini açığa çıkarır. Kitap, edebî değerinin yanında tarihsel ve sosyolojik bir belge niteliği de taşır. Bu yönüyle dönemini anlattığı kadar insan ilişkilerinin sürekliliğini de yansıtır.


Refik Halid Karay Hakkında Kısa Bilgi

Refik Halid Karay, 1888 yılında İstanbul'da doğmuştur. Galatasaray Sultanisi ve Hukuk Mektebi'nde eğitim görmüş, genç yaşta gazeteciliğe başlamıştır. Fecr-i Âti topluluğunun kurucuları arasında yer almıştır. Siyasi yazıları nedeniyle Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde sürgün yaşamış, bu süreç eserlerinin temel gözlem alanını oluşturmuştur. Hikâye, roman, mizah ve fıkra türlerinde çok sayıda eser vermiştir. Dili, gözlem gücü ve taşlamadaki ustalığıyla modern Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri kabul edilir.


Memleket Hikâyeleri Baskı Bilgileri

Eser adı: Memleket Hikâyeleri

Yazar: Refik Halid Karay

İlk yayımlanma: 1919–1920

Orijinal dil: Türkçe

Yayınevi: İnkılâp Kitabevi

Günümüz Türkçesine uyarlayan: Ender Karay

ISBN: 978-975-10-0106-1

Baskı bilgisi: Günümüz Türkçesine uyarlanmış metin esas alınmıştır.


Bu içerik, eserin farklı baskıları ve güvenilir edebiyat kaynakları esas alınarak hazırlanmıştır.


ok-isareti4-300.png Diğer Kitap Özetleri - İncelemeleri


Bu sayfayı beğendiyseniz, lütfen yorum yapmayı ve çevrenizle paylaşmayı unutmayın.

Beğen ve Yorum Yap
Sosyal Mecralarda da paylaşmayı sakın unutma :)

Bu Yazının Yorumları

Son Yorumlar

Okuryazar- 1 ay önce

Teşekkür ederiz 🌸🙏Mustafa Kemal Atatürk Kimdir? T...

Okuryazar- 1 ay önce

Teşekkür ederiz 🌸🙏Mustafa Kemal Atatürk Kimdir? T...

Murat şenocak- 1 ay önce

Emeğiniz için teşekkür ederim. Yorucu bir hayatın...Mustafa Kemal Atatürk Kimdir? T...
Daha Fazlasını Gör